 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/9446
K: 1986/2437
T: 31.01.1986
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 484.627,50 lira maddi ve manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davacılar, 1979 doğumlu küçük kızları (F.)'ya, davalının tam kusurlu olarak çarpıp yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, maddi ve manevi tazminatın ödetilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Mahkemece 4/8 kusurlu olduğu belirlenen davalının, maddi ve manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir.
Maddi olayda, sorun davalının sıfatından doğmaktadır. Davalı, (T.) Büyükelçiliğinde ateşe olup, diplomatik bağışlılık ve ayrıcaklardan yararlanmaktadır. Bu niteliği itibariyle, Türkiye'de kendisine tebligat yapılabilecek ve ayrıca Türk Medeni yargısına tabi tutulabilecek midir?
Hüküm her ne kadar davacı tarafından temyiz edilmiş ise de, durumun kamu yararını ilgilendirmesi nedeniyle, bu yönlerin re'sen gözönünde tutulması zorunluğu doğmuştur.
Dava edilen, diplomatik ajanın "şahsı olup", "Yabancı Devlet" değildir. Bu nedenle 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasa'nın 33. maddesinin davalı hakkında uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 3042 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 6.11.1984 günlü kararnamesi ile katılmamız kararlaştırılan 18 Nisan 1961 tarihli Diplomatakik İlişkiler Hakkında Viyana sözleşmesi'ni 31. maddesini 1. fıkrasının a, b ve c bentleri uyarınca; diplomatik ajan, özel bir taşınmaz ile ilgili aynı bir hak davası, özel kişi olarak vasiyeti tenfiz memuru, miras idarecisi, mirasçı veya vasiyet olunan kişi sıfatıyla mirasa ilişkin bir dava, resmi görevi dışında icra ettiği bir mesleki veya ticari faaliyet ile ilgili dava dışında kabul eden Devletin medeni ve idari yargısından bağışıktır. Aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca yukarıda sayılan a, b ve c bentlerinde öngörülen istisnalar dışında, bir diplomatik ajan hakkında hiç bir icra önlemi alınamaz. Söz konusu, a, b ve c bentlerinde belirtilen durumlarda dahi ajanın şahsının veya konutunun dokunulmazlığı ihlal edilemez.
Bundan ayrı olarak, sıfatı ve maddi olayın niteliği itibariye, davalı Tebligat Tüzüğünün 45. maddesi hükmünce Türkiye'de kendisine tebligat yapılamıyacak kişidir. Özel Hukuk ilişkilerinden doğan ve yargı muafiyeti tanımıyan uyuşmazlıklarda dahi, yabancı devletin diplomatik temsilcilerine yapılacak tebliğlerde, Tebligat Tüzüğü'nün 45 maddesinde belirtilen usullere uyulması, tebliğle ilgili evrakın ve bu konudaki yazıların doğrudan Dışişleri bakanlığına iletilmek üzere Adelet Bakanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
Bu durumda davalının Türkiye'de yargılanabilmesi için koşul, Viyana sözleşmesinin 32. maddesi gereğine, yargı bağışıklığının gönderen Devlet tarafından açıkça kaldırılmasıdır. Davalının diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlandığı Dışişleri Bakanlığı karşılık yazısında belirtilmiştir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Kabulü biçimi yönünden, davalı yargılama avukatla temsil edilmediği halde, reddedilen bölümler hakkında, yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 31.1.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.