 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/9190
K: 1986/2436
T: 17.03.1986
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden kaynaklanan tezminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, kendilerine ait tankerin, İran'dan ham petrol yükleyip Basra Körfezinde seyrederken Irak Devletine ait savaş uçaklarının silahlı saldırısına uğradığını ve bu haksız eylemin sonucunda üç denizcinin öldüğünü ve tankerin de hasar gördüğünü ileri sürüp uğradığı maddi ve manevi zararın davalı Irak Arap Cumhuriyeti Devletine ödettirilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, olay, İran ve Irak arasındaki savaş sırasında meydana geldiğinde; davalı Devletin yargılanamayacağı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Sorun, somut olayda Irak Devletinin, Türk yargı organları önünde yargılanıp yargılanamayacağı esasında toplanmaktadır.
Milletlerarası hukukta yargı bağışıklığı, milletlerarası hukukun öngördüğü ölçüde, bir devletin diğer bir devleti kendi mahkemelerinde yargılayamamasını ifade eder. Yargı bağışıklığının hukuki temil bir milletlerarası teamül kuralıdır. Bu suretle, yabancı devletin yargı bağışıklığı, kapsamı ve çerçevesi bir milletlerarası hukuk kuralına dayanan, bir dava engelidir. (Bkz. Dr. Asım Gündüz, Yabancı Devletin Yargı Bağışıklığı ve Milletlerarası Hukuk, 1984, Sayfa 365 vd.). Devletler Hukukunda devletlerin yargı bağışıklığı önceleri eşitin eşit üzerinde yargı yetkisi olamaz anlayışına dayandırılmıştır. 20. yüzyılda devletin görev alanı genişlemeye ve devletler aynı ölçüde olmamakla beraber özel şahıslarca yapılan ekonomik faaliyetlere katılmaya başlayınca, devletlerin faaliyetlerinden dolayı sorumlulukları kavramı ortaya çıkmış ve hukuka bağlı devlet fikri gelişmiştir (Bkz. Prof. Dr. ergin Nomer, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, sayı 1982/1 sayfa 6,7).
Bu gelişmenin sonucu olarak devletler, özel hukuk ilişkilerinde yargı bağışıklığından belirli ölçülerde feragat ederek, yabancı devlet yargı organı önüne çıkmayı kabul etmişlerdir. Nitekim bu ilkeye uyarak Devletimiz, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında 2675 sayılı Kanunu kabul edip yürürlüğe koymuş bulunmaktadır. Ancak anılan kanunun 33 üncü maddesinde yabancı devletin özel hukuk ilişkilerinden doğan hukuki uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmıyacağı belirtilmektedir. Dava konusu olayda davalı Devletin, savaş uçaklarının silahlı saldırısı ile oluşan haksız fiili, özel hukuk ilişkisi sayılıp sayılamıyacağının tesbiti gerekir. Maddi olayın niteliğine göre, harp halindeki devletlerden birinin savaş araçlarının üçüncü bir devletin vatandaşına verdiği zararın Özel hukuk ilişkisinden doğmadığı bir hakimiyet tasarrufu bulunduğu açıktır. Kaldı ki olay Türk kaza hudutları dışında cereyan etmiştir.
Bu yönler gözönünde tutulduğunda Irak Arap Cumhuriyeti Devletinin Türk yargı organları önünde yargılanamıyacağına ilişkin karar, usul ve yasaya uygundur.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen ve hükümde belirtilen sair nedenlere göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 17.3.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.