 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/7752
K: 1985/7922
T: 08.10.1985
DAVA : Dursun, Fethiye, Yaşar adlarına Auvukat Cavit ve Fethi aralarındaki dauvanın, (Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi)'nde görüldüğü sırada davacılar avukatı tarafından bazı sebepler ileri sürülerek davaya bakmakta olan Hakim Hasan'ın reddi istenilmesi üzerine, Bismil Tapulama mahkemessi'nce yapılan inceleme sonucunda verilen reddi hakim isteğinin reddine ve ret isteyenler vekili Avukat Cavitden 5000 lira para cezası alınmasına ait 11.4.1985 tarih ve 1980/368- 1985/27 Değ.İş sayılı kararın süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra 2797 sayılı Kanunun 40, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 ve Dairenin 4.1.1985 günlü ilke kararının 6. maddeleri gereğince evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - HUMK.nun 2494 sayılı Kanunla değişik 33. maddesi gereğince; hakimin reddi istemi, reddi istenen hakim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. Reddedilen hakimin iştirak etmemesinden mahkeme teşekkül edemez veya mahkeme tek hakimden oluşur ise, red isteminin o yerdekiAsliye Hukuk Hakimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hakim tarafından incelenir. O yerdeki Asliye Hukuk Hakimliği görevi bir hakim tarafından yerine getiriliyorsa o hakim hakkındaki ret istemi Asliye ceza Hakimi varsa onun tarafından yoksa en yakın Asliye Hukuk Mahkemesince incelenir.
Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret istemi o yerdeki diğer Sulh Hukuk Hakimi tarafından incelenir. Sulh Hukuk Hakimliği görevi tek hakim tarafından yerine getiriliyorsa ret istemi bulunma sıralarına göre o yerdeki Sulh Hakimi, Asliye Hukuk Hakim, Asliye Ceza Hakimi, bunların da bulunmaması halinde en yakın yerdeki Sulh Hukuk Hakimi tarafından incelenir.
Hitekim 469 sayılı Mehakimi Şeriyenin İlgasına ve Mehakim Teşkilatına Ait Ahkamı Muaddil Kanununun muvakkat maddesine 3743 sayılı Kanunla eklenen fıkrada da, icbeden yerlerde Asliye ve Sulh seyahiyetine haiz olmak ve ayrı ayrı hukuk ve ceza davalarını rüeyt etmek ve lüzumunda biri diğerine ait vazifeleri görmek üzere müteaddit hakim bulundurulabileceği benimsenmiştir.
Görülüyor ki, gerek usul ve gerekse teyşkilat kanunları hukuk hakiminin yokluğunda ona ait görevlerin refik sıfatı ile tapulama hakimi tarfından yerine getirilmesini benimsememiştir. Gercekten tapulama mahkemeleri, tapulamadan doğan uyuşmazlıklara bakan özel bir mahkemedir. Görevleri Tapulama Kanununun 47. maddesinde sayılmıştır. Usulün 1. maddesi gereğince mahkemelerin vazifeleri teşkili mehakim kanunu ile muayyendir. Bu itibarla özel mahkemelerin özel kanunlarının verdiği işler dışındaki davalara bakmaları mümkün değildir. Tapulama Kanununun 6. maddesindeki tapulama mahkemelirinin asliye sıfatına haiz oldukularına dair hüküm 47. maddede sayılan görevlerin sınırlarını genişletemeyeceği gibi teşkilat kanununhükümlerini de bertaraf edemez.
Açıklanan hükümler karşısında tapulamak hakimlerini Asliye Hukuk Hakiminin refiki olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü tapulama hakimi yetki verilmedikçe hukuk hakiminin gaybubedinde hukuk mahkemesindeki davalara kendiliğinden bakamaz. Refik hakim ise yetkiye gerek olmadan hukuk hakiminin refik hakimi fırsatı ile hukuk hakimi hakkındaki reddi hakim isteğini inceleyip karara bağlaması bozmayı gerektirir.
2 - Tarafların vekili kendisini vekille temsil ettiren tarafın temsilcisidir. Hüküm vekile değil tarafa muzaf olarak verilir. Müvekkil adına reddi hakim isteğinde bulunan vekilin para cezasına mühkum edilmesi de usule aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın bir ve ikinci bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdiden incelenmesine gerek bulunmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 8.10.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.