 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/4401
K: 1985/6198
T: 25.06.1985
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra, dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava, kişilik haklarına dahil kişisel değerlere vaki saldırı nedeniyle manevi ve ayrıca maddi tazminat isteğidir. İddia ve oluşa göre, davalı 22 Şubat olaylarına karıştığı şeklinde verdiği gizli sicille davacının emekliliğine neden olduğu halde, bunu gizleyerek emekliliğinin 22 Şubat olaylarıyla ilgili olmadığını, bilakis yasalara uygun hareket etmesinden memnun olmayan bazı yüksek makam sahiplerinin haksız tutumlarından kaynaklandığını Ankara Yirmidördüncü Noter'de verdiği ifadeyle bildirmiş, bu ifadeye dayanılarak açılan iadei muhakeme davası redle sonuçlanmıştır.
1 - Mahkemece uyulan 30.10.1984 gün 7164 - 7980 sayılı dairemiz kararında da belirtildiği gibi maddi ve manevi tazminat talebine dayanak gösterilen eylem davacının noterde verdiği ifadedir. Bu beyanın gerçek dışı olduğu, davacının daha önce bizzat verdiği sicille bağdaşmadığı, ancak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ndeki dava sırasında anlaşılmıştır. Bu tarih ile dava tarihi arasında bir yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gözetilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2 - Dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olmasına rağmen esas bakımından da redde karar verilmesi de bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanılgı maddi tazminat bakımından sonuca etkili değildir. Çünkü iadei muhakeme nedeni olamayacak, davalının noterdeki beyanına dayanılarak, iadei muhakeme davası açılmış olması davacıya ait kusurdur. Bu bakımdan maddi tazminat talebinin reddi sonucu bakımından doğrudur.
3 - Davacı maddi tazminat yanında, manevi tazminat da talep etmiştir. Davalının verdiği gizli sicille davacının emekliliğine neden olduğu halde, noterde verdiği 6 Aralık 1983 tarihli ifadesiyle bu hususu gizleyerek emeklilik için başka nedenler göstermesinin - hukuk kurallarının sadece yazılı olanlardan ibaret bulunmadığı gözönünde tutulunca - hukukla bağdaşır yönü yoktur. Konu, BK. nun 41. maddesinin 2. fıkrası çevresinde incelendiğinde sonuç aynıdır. Çünkü zararın tasavvur edilmesi, bilinmesi de sorumluluk için yeterlidir. Kusurun objektifleştirilmesi, ilkeleri de gözönünde tutulduğunda, manevi tazminat hükmedilmesi için gerekli olan ağır kusur ve ağır zarar unsurları gerçekleşmiştir. O halde mahkemece davacının kişilik haklarına dahil şeref ve onuruna, ruh bütünlüğüne vakki haksız tecavüz nedeniyle uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda bir, üç nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının ise iki nolu bentde gösterilen nedenlerle reddine ve davacı yararına takdir dilen 6500 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 25.6.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.