Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/398
K: 1985/5074
T: 20.05.1985
DAVA : Taraflar arasındaki destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 596.083 lira destekten yoksun kalma ve manevi tazminatın davalı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan alınarak davacılara ödenmesine, maddi ve manevi tazminat hakkındaki fazlaya dair isteğin ve diğer davalılar hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı ile davalılardan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacılar, davalı idareye ait okulda öğrenimini yapan desteklerinin, beden eğitimi dersi için spor salonuna giderken, iki bina arasındaki geçidin iyi yapılmamış olması ve bu haliyle kullanılmış bulunması sonucu düşüp öldüğünü ileri sürerek uğradıkları maddi ve manevi zararların giderilmesini istemişlerdir. Mahkeme olayda davalı idareyi BK.'nun 58. maddesi hükmüne dayanmak suretiyle sorumlu kabul ederek işin esası hakkında hüküm kurmuştur.
Davaya konu zarar, devlete ait bir binanın kusurlu yapılması ve kullanılmasından kaynaklandığına göre, BK.'nun 58. maddesinde düzenlenen esas malikinin (kusursuz) sorumluluğunun olaya uygulanıp uygulanmayacağı öncelikle tartışılmalıdır. Devlet malları, kamu malları ve özel mallar olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayırımdan hareket edildiğinde; kural olarak, Devlet mallarının kullanılması nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan doğan sorumluluğun ona göre incelenmesi gerekir. Nevar ki, kamu-özel mal ayırımı, Türk Pozitif Hukuku'nda bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır.
1- Bir malın mahiyeti itibarıyla özel mülkiyete konu olup olamayacağının belirlenmesi gerektiği veya 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu'nun 23. maddesi gereğince tapuya tescil edilen Devlet mallarının, bu tescil sebebiyle özel mülk niteliğinde olacağına dair (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 28.12.1979 gün ve 13010/1476 sayılı kararındaki) ayırım ve yorum, yeterli görülmemiştir (S.Sami Onar, idari hukuk esasları-1966-C: II,sh:1300-1301; H.Tandoğan, kusuru Dayanmayan sözleşme dışı sorumluluk 1981-sh : 194-196). Gerçekten böyle bir ayrımın, kamu mallarının alanını çok daraltacağını ve İdare Hukuku kurallarıyla uyum sağlanamayacağını kabul etmek gerekir; diğer taraftan 11.2.1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da bu yargıyı güçlendirmektedir.
2- İdari hukukunun tmel kavramlarından kaynaklanan "tahsis görüşü", malın tahsis yönünü esas alır. Ona göre kamu hizmetlerine tahsis edilen mallar, artık özel hukukun mülkiyet kurallarına değil, idare hukukunun "kamu hizmetleri kurallarına" bağlı olmalıdır. Bu gibi mallar, kamu malı olarak nitelendirilirken; Devlet malı olmakla beraber, kamu hizmetlerine tahsis edilmeyen işlerde kullanılan veya yalnız gelirlerinden yararlanılan mallarda Medeni Hukuk hükümlerine tabi tutulmaktadır.
Bu görüş, kamu mallarının alanını gereğinden çok genişlettiği veya aynı nitelikte malları ayrı hukuk sistemi içine sokması bakımından eleştirilmiştir: Gerçekten kamu hizmetlerine tahsis edilmiş her malın kamu hukuku kurallarına bağlı tutulmasının haklı bir nedeni yoktur. Kiraya tutulan ve kamu hizmetine tahsis edilen bir özel mülk ile aynı hizmeti gören bir devlet malının ayrı ayrı hukuk sistemine tabi tutulmasının yarattığı çelişki de önemlidir. (s.Onar, age. 1302). Diğer taraftan bu görüş benimsenirse, Devletin kat mülkiyetine göre edindiği ve kamu hizmetine tahsis ettiği mallar da sorun çıkar; çünkü kat malikleri arasında yasa ile bir özel hukuk ilişkisi kurulmuştur.
3- Bir malın, "kamu hizmetine tahsis edilmiş olmasının yanında aynı zamanda o malın umumun kullanma ve yararlanmasına açık olması", ölçü olarak alındığında gerekçelere ve ihtiyaçlara daha uygun olduğu söylenebilir. Nevar ki, böyle bir kabul de, askeri sahalar gibi yerlerle ilgili konularda sorunlara cevap vermek zorlaşır.
4- Devlet mallarının niteliklerinin ayırımında öne sürülen bir başka görüş, mal ve kamu hizmeti arasındaki ilişkiyi esas almaktadır. Mal kamu hizmetinin görülmesinde önemli rol oynuyorsa, kamu malıdır. Burada malın, yalnız kamu hizmetine tahsis edilmiş olması, onun kamu malı olması için yeterli değildir; bunun yanında malın hizmetin bir unsuru veya onun tamamlayıcı parçası olması da gereklidir.
Bu son görüş özellikle takdire daha fazlaya yer vermesi bakımından tenkit edilebilirse de, İdare Hukuku kurallarına dayanan görüşleri birleştirici nitelikte bulunması ve ihtiyaçlara cevap vermesi açısından diğerlerine göre daha olumlu karşılanmıştır (Onar, age. sh: 1303-1304 ve 1312-1313).
Bilindiği gibi Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının kamu malları üzerindeki haklarının niteliği de tartışmalıdır. Nevar ki, bu yolda ağırlık kazanan görüşlerin hemen hepsi, Devletin kamu malları üzerinde özel mülkiyete benzemeyen ondan ayrılan bir hakkı olduğunu kabul ederler. Bu şekilde ortaya çıkan hakkın kaynağı ise idare hukukudur; çünkü Devlet bu mallar üzerinde malik sıfatıyla değil, özel hukuk dışında ve idare hukukundan kaynaklanan tasarruflar yapabilmekte; aynı zamanda bunların idare ve muhafazasında amme kudreti söz konusu olmaktadır. Bu itibarla, Devlet mallarının ayrımında, idare hukukundan kaynaklanan görüşlerin ölçü alınması gerektiğinden, Dairemizin Medeni Hukuk'a ağırlık veren 28.12.1979 gün ve 3010/1476 sayılı kararındaki içtihadının (bkz. Yargıtay Kararları Dergisi C. 6, 1980, s.7, sh.989 vd.) örnek bağlayıcı niteliği kalmamıştır.
Gerçekten özellikle malın tahsis şeklini ve maldan yararlanmaları esas alan görüşlerin ortaya çıkardığı çelişkileri ve sorunları büyük ölçüde gideren ve Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın da benimsediği birleştirici ve tamamlayıcı görüşün (age.sh.1311-1312) ölçü alınmasında yarar vardır. Bu idare hukuku ağırlıklı görüşe göre, kamu tüzel kişilerinin ellerinde bulunan mallardan, kamu tarafından yararlanılanlarla bir kamu hizmetine o hizmetin bir unsurunu teşkil edecek şekilde bağlanmış olanlar, kamu malıdır. Burada kamu malı, kamu hizmetinin içinde tamamlayıcı parça olarak yer almaktadır. Ondan ayrılması halinde kamu hizmeti aksayacak, gereği gibi görülemeyecekse artık ortada bir kamu malı söz konusudur. İşte bu nitelikteki malları idare hukuk kurallarına tabi tutmak gerekir.
Bu görüşe göre örneğin; denizler, göller, akarsular, yollar, meydanlar askeri sahalar, hastane, okul, adliye, hükümet binaları, belediye, kışla gibi kamu hizmetiyle sıkı sıkıya bağlı onun tamamlayıcı parçası olmuş taşınmazlar kamu malı sayılacaktır. Asıl olan, kamu hizmetlerinin amacına, onur ve gelişmesine ve ihtiyaçlarına uygun binalara ve araçlara sahip olmasıdır. Örneğin, adliyenin bazı yerlerde iş hanlarından bozma binalarda görev yapması, Devlet malı olan adliye binalarının bu statüye girmeyeceğini göstermez; aksine bu tip binalarda görülen yargı hizmetinin aksaması olgusu, bunların kamu malı olduğunu kanıtlar.
Diğer taraftan Devlete veya bir kamu tüzel kişisine ait idari bir hizmeti gören bir birimin, özel nitelik istemeyen bir binada çalışmasının görevi ve hizmeti aksatması söz konusu değilse (örneğin, belediye zabıtasına ait bir bina gibi) veya herhangi bir kamu hizmetinin görülmesi içinde tamamlayıcı parça olarak yer almamış (memur konutları, dinlenme tesisleri gibi) binalar söz konusu ise; artık idare hukuku kuralları değil, özel hukuk kuralları ile çözüm aranmalıdır.
Bu yorum ve görüşün takdire (diğerlerine göre daha fazla) yer vermesi doğrudur. Ne var ki, hukukta takdir hakkının kullanıldığı pek çok alan vardır. Aslında takdir hakkının (iyi kullanıldığında) hukuku geliştirdiği ve ihtiyaçları daha doğru ve iyi cevap verdiği de unutulmamalıdır. Bu nedenle burada ortaya çıkan "takdir hakkını" bir sorun olarak görmemek gerekir.
Olayımızda davacıların çocukları, Devlete ait okul binasının iyi yapılmaması ve o durumda kullanılması sonucu olarak düşerek öldüğü öne sürülmüştür. Okul binaları, eğitim hizmetinin görülmesinde onun tamamlayıcı bir parçasıdır; uygun ve özel nitelikteki binalarda yapılmadıkça bu hizmetin aksaması kaçınılmazdır. Bu nedenle okul olarak yapılmış binalar, tipik kamu malıdır. bunların kullanılması ve muhafazasından doğan zararlada BK.nun 58. maddesi hükmünün uyglama alanı bulacağı düşünülmemelidir. Aksine kamu malının kullanılmasından doğan zararlarda sorumluluk, idare hukuku esaslarına göre belirlenmelidir. Bunun inceleme yeri ise, adli yargı değil, idari yargıdır. Yasalarda özel hüküm bulunan hallerde (Kamu İktisadi Kuruluları'nda olduğu gibi), kamu kuruluşlarına ait binalardan doğan zararlarda özel hukuk hükümleri uygulanabileceği de unutulmamalıdır.
O halde mahkemenin, işin esasını inceleyip Devlet aleyhine hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır; hüküm, dava dilekçesi görev yönünden reddedilmek üzere bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davacı idare yararına (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına, 20.5.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini