 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1985/351
K: 1985/496
T: 28.01.1985
DAVA : Davacı İ.A. ile N.K. aralarındaki alacak davasına dair İstanbul 11. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen hükmün bozulması hakkında Dairece verilen ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü :
KARAR : 1136 sayılı Avukatlık Kanununda özel kurallara bağlanmış bulunan Avukatlık Ücret Sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi ve avukatın sözleşmede yazılı avukatlık ücretine müstahak olabilmesi için kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi gerekir.
Anılan kanunun 163. maddesine göre avukatlık ücreti, avukatın vekalet hizmetine karşılık olan meblağı ifade eder. Şu halde avukatın ücrete müstahak olabilmesi için İlk ve asıl koşul avukatın müvekkili adına bir vekalet hizmetini ifa etmiş olmasıdır. Vekalet ise, Borçlar Kanunun 386 ve sonraki maddelerinde belirtilmiş olduğu üzere bir işin idaresi veya kabul edilen hizmetin ifasını içerir. Böyle bir hizmet veya idareye ilişkin işlem yapılmamış ise 163. maddede kapsamında bir vekalet ücret sözleşmesi hükümlerinin uygulanması söz konusu değildir. Dairenin bozma ilamında da belirtilmiş olduğu üzere davacı avukatı, davalı müvekkili temsilen veya ona vekaleten herhangi bir iş yaptığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Vekil ile vekalet veren arasındaki müzekerelere ilişkin tutanaklar vekalet akdi gereği olarak vekalet veren adına veya onu temsilen yapılan bir iş niteliğinde değildir.
Diğer taraftan avukat kendisine peşin ödeme yapılmadığından vekillikten çekileceğini davalıya bildirmiş ve bu suretle özel bir kanun hükmü bulunmakdıkça ancak vekalet akdinin devamı süresince varlığı kabul edilebilecek ücret sözleşmesinin feshi de ihbar edilmiş bulunmaktadır.
Vekalet akdinin sona ermesinden ötürü avukatın ücret sözleşmesine dayanarak ücret isteyebileceği haller 1136 sayılı Kanunda sayılmıştır. Anılan kanunun 174. maddesindeki haksız azil ile 172. maddesinin 3 fıkrasındaki haller bu cümleden olup 174. maddenin son fıkrasında yeri olan peşin ödeme yapılmamış olması nedeniyle işe başlamama, avukatın müvekkiline karşı olan sorumluluğunu bertaraf eden bir hükümden ibarettir.
Dairenin bozma kararında belirtilmiş olduğu üzere müvekkili adına hiçbir vekalet görevini yapmadan vekaletten çekilen avukat artık kanuna göre yapılmış olan avukatlık ücret sözleşmesine dayanarak kararlaştırılan ücreti isteyemez. Bu gibi hallerde avukat, ancak aktin feshinden ötürü uğradığı zararını genel hükümlere göre isteyebilir. Ücret sözleşmesinde bunun aksine yararlanabilecek hükümler, Avukatlık kanununun 163 ve sonra gelen maddelerindeki amir hükümler karşısında kamu düzenini ilgilendirdiğinden geçersizdir. Ayrıca Borçlar Kanununun 158. maddesine yanlış anlam verilerek ücret sözleşmesinde peşin ödeneceği kararlaştırılan ücretin, sözleşmenin feshi halinde cezai şart olarak kabulünde de isabet bulunmamaktadır.
Bozma ilamı kapsamına göre davacının temyiz itirazları varit görülmediğinden reddedilmiştir.
Bu itibarla düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamında açıklanan gerekçelere göre düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK.nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiç birine uymadığından vaki düzeltme isteğinin REDDİNE, 28.1.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.