 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1985/9089
K: 1985/8985
T: 03.11.1985
DAVA : Selim ile Hasan arasınaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, Medeni Kanunun 315 ve 316. maddesi uyarınca kardeşten yardım nafakası istemine ilişkindir. Nafakaya karar verilebilmesi için, davacının yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması ve özellikle kendisinden nafaka istenilen kardeşin refah halinde bulunduğunun gerçekleşmesi gerekir (MK. 316/2). Mali durumu fevkalade masrafları karşılamaya elverişli ve ihtiyarlık günleri için tasarrufa da imkan bulabilecek geliri bulunan kişi, refah içinde kabul edilir (Prof. A. Egger, Medeni Kanun Şerhi Aile Hukuku, 1949 baskısı, T. Çağa çevirisi S. 345). Diğer bir anlatımla, geliri çevresine ve sosyal durumuna göre lüks sayılabilecek şeyleri sağlamaya elverişli bulunan ve normal ihtiyaçları dışında her şeyi elde edebilecek bir bolluk ve zenginlik içinde olan kimse refah halinde sayılır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 28.9.1972 günlü ve 5248-5323 sayılı kararı). Mahkemenin üzerinde önemle duracağı konu budur. Bir kimse az önce belirlenen biçimde yaşayabilecek derecede para kazanabiliyorsa ve çevresinde yukarıdaki ölçülere göre zengin kimse olarak benimsenebiliyorsa, refah halinde bulunduğu kabul edilir. Davalının yurt dışında işçi olduğu tartışmasızdır. Miktarı ne olursa olsun tavan ve tabanı belirli işçi ücretinin yurt dışında, oranın ekonomik ve toplumsal şartları içerisinde zengin bir hayat yaşamaya elverişli bulunmadığı her türlü tereddütten uzaktır. Çoğunlukla yurt dışında çalışan işçilerin tasarruf gerekçesiyle o çevrenin normal saydığı olağan ve insanca yaşam koşullarından fedakarlıkta bulunarak para biriktirebilmeleri ve yabancı paraların Türk Lirası'na dönüştürüldüğüne, Türkiye için önemli bir miktara uluşması, bunların zengin bir hayat yaşadıklarnın ve dolayısıyla refah halinde bulunduklarının kabulünü gerektirmez. Daha açık bir ifade, ile, yurt dışında çalışan işçilerimiz o ülkenin işçileri gibi yaşamlarını sürdürmeleri halinde, herhangi bir tasarrufta bulunmaları söz konusu olamıyacağı gibi, yaşamlarında refah göstergesi olarak benimsenmesi kesinlikle mümkün değildir. Dünyanın neresinde olursa olsun özel geliri yoksa, bir işçinin zengin sayıldığı duyulmamıştır.
Bütün bu sebeplerle Medeni Kanunun 316/2. maddesinde öngörülen refah hali olayımızda gerçekleşmediği için davanın reddi gerekirken nafakaya hükmolunması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA), 3.11.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.