 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1985/7862
K: 1985/9090
T: 07.11.1985
DAVA : Bedriye ve arkadaşları ile Ragıp ve arkadaşları arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalı Feridun, duruşmasız olarak da temyizen tetkiki davalı Ragıp ve arkadaşları tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 483. maddesi, kimlerin vasiyetnamede tanık ve görevli memur olamayacaklarını göstermiştir. Bu madde hükmüne göre, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar veya bir ceza mahkemesince siyasi ve medeni haklardan yoksun bırakılanlar veya okuma yazma bilmeyenlerle, vasiyetçinin karı ve kocası ve füruu, erkek ve kız kardeşleri ve bu kimselerden birbirinin karı ve kocası resmi bir memur veya tanık sıfatı ile vasiyetname düzenlenmesine iştirak edemezler.
İsviçre Medeni Kanununun, Türk Medeni Kanununun 483. maddesinin karşılığı olan 503. maddesinin 2. fıkrası bir hata veya unutma sonucu kanunumuza alınmamıştır. Kanuna alınmayan bu 2. fıkraya göre vasiyetnameyi düzenleyen resmi memur ve tanıklar ile bunların usul ve füruu, erkek veya kız kardeşleri veya eşleri vasiyetnamede bir teberrua nail olamazlar.
Medeni Kanununumuzun 500. maddesinin 2. fırkarı ile vasiyetname düzenlenmesine katılanlara veya ailesi fertlerine vasiyetname ile bir kazandırma yapılmış ise, bunun vasiyetnameye etkisini düzenlemektedir. Bu fıkra hükmüne göre "şekle ait noksan, vasiyetnamenin tanzimine (tanık veya resmi memur sıfatıyla) iştirak edenlere veya ailesi efradından birine teberru yapılmaktan ibaret ise yalnız o teberru iptal olunur" Kanunundaki bu hüküm gereğince, kanunumuza alınmayan İsviçre Medeni Kanununun 503/2. maddesinin bizde de uygulama imkanı bulmaktadır (M. Kocayusufpaşaoğlu, Mİras, Hukuku, 1978, s. 159; Z. İmre, Türk Miras Hukuku, 1979, s. 131; 20.9.1950 günlü ve 4/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Mahkemece, vasiyet tanığı Halil vasiyetçinin kız kardeşi Bedriye'nin eski kocası olduğu ve evlenmenin sona ermesi ile hasımlık ortadan kalkmayacağı ve bu kişinin Medeni Kanunun 483. maddesi hükmü gereğince vasiyete tanık olarak katılamıyacağı gözetilerek dava konusu 4.1.1980 tarihli vasiyetin şekil yönünden iptaline karar verilmiştir.
Oysa Medeni Kanunun yukarıda sözü edilen 50062. maddesi hükmüne göre, şekle ait noksan vasiyet düzenlenmesine katılanlara veya aile fertlerinden birine bağışta bulunmaktan ibaret ise vasiyetnamenin tümü değil, sadece o bağış iptal olunur. Olayda vasiyetle, vasiyet tanığı Halil'e ait bir bağışta bulunulmadığı gerekçekleştiği gibi bu tanığın aile fertlerinden birine bir bağış yapıldığı da iddia ve ispat edilememiştir. Bu sebeple dava konusu 4.1.1980 tarihli vasiyetin iptaline ilişkin isteğin reddi zorunlu iken yukarıda açıklanan yönler gözetilmeden vasiyetin iptaline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA), 7.11.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.