 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1985/5117
K: 1985/6403
T: 05.07.1985
DAVA : Kazım ve ark. ile Bedir ve ark. arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacılar tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı nasbını (atanmasını) içermese bile, miras mukavelesi (sözleşmesi) şeklinde yapılması gerekir (BK. 512). Bu husus, geçerlik şartıdır. Yani sözleşme anılan şekle uyularak düzenlenmedikçe, hukuki sonuç doğurmaz. Maddenin atıfta (yollamada) bulunduğu Medeni Kanunun 492. maddesi, miras mukavelesinin (sözleşmesinin) geçerliliğini resmi vasiyet şeklinde düzenlenme şartına bağlamıştır. O halde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, resmi vasiyet şeklinde yapılmış olması zorunludur. Her ne kadar 10.12.1952 günlü ve 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında sulh hakimi ve tapu sicil muhafızı ile memurlarının dahi ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi düzenlemekle görevli oldukları ifade edilmiş ise de, bu yorum, Borçlar Kanunun 512. maddesi ile miras mukavelesine yapılan atfı değiştirmez. Çünkü Medeni Kanunun 479. maddesinde, resmi vasiyetin, sulh hakimi, noter veya kanunen bu işle görevlendirilmiş memurlar tarafından düzenlenebileceği öngörülmüştür. Görülüyorki, sözü geçen Yargıtıy İçtihadı Birleştirme Kararı, düzenleme konusunda yeni bir hüküm getirmemiş, mevcut metni amacına uygun olarak yorumlamıştır.
Olayda notere başvurulduğuna göre, Medeni Kanunun 480-483. maddelerindeki şekil ve şartlara göre işlem yapılması zorunludur. Oysa, davaya konu 7.11.1953 günlü ve 1953/271 sayılı olup, ölünceye kadar bakıp gözetme şartı ile taşınmazların mülkiyetinin naklinide içeren vasiyet, Medeni Kanunun 480-483 maddelerine uygun değildir. Şöyleki, Medeni Kanunun 483. maddesi vasiyet tanıklarının okur yazar olmadığı ve mühürle ifadesini onayladığı görülmektedir. Bu hali ile vasiyet geçersizdir. Öte yandan, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taraflarca borç yükleyen sözleşmelerden olduğu için, bakım görevini üstlenen kişinin beyanının tesbiti de zorunludur. Oysa bu kurala uyulmamış, borç altına girenlerin iradeleri tevsik olunmamış, hatta muamelede hazır bile bulunmamışlardır. O halde işbu belge vasiyet olarak geçerli olmadığı gibi, ölünceye kadar bakma şartı ile yapılmış bir mukavele niteliği de almamıştır. Öyle ise istek gibi iptale karar verilmesi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden davanın red edilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA), 5.7.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.