* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

Taraflar arasında görülen davada; davacı, Ermenilerden metruk taşınmaz 666 parsel olarak davalılar adına tescil edildiğinden kaydın iptalini, Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, sükutu hak yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

10 yıllık sükutu hak yönünden davanın reddine ilişkin kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle; dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü

Dava konusu 666 parsel nolu taşınmaz, 2.10.1984 tarihinde 5602 sayılı Yasa hükümleri gereğince tapulama tesbitine tabi tutulmuştur. Tesbite Hazine adına Milli emlak Memurunun itirazı üzerine, yerel gezici arazi kadastro (sonradan tapulama) mahkemesinde görülen davada, itirazcının Hazineyi temsil ve dava açmaya yetkisi bulunmadığından, tesbite itiraz edilmemiş sayılmasına, tutanak kesinleşmiş olduğundan mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar kesinleşmiştir. Bu aşamadan sonra 6.5.1983 günü tescil işlemi yapılarak tesbit maliki adına tapu sicilinde parsel kaydı oluşturulmuştur. Hazine, görevsizlik kararı ile sonuçlanan davasını HUMk.nun'da öngörülen biçimde görevli mahkeme önüne getirmemiş, genel hükümlere göre ve tapulama öncesi nedenlere davalı olarak temyize konu iptal ve tescil davasını açmıştır. Mahkemece, 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiştir.

Tapulama tesbiti 5602 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılmış olup, bu yasada, sonradan yürürlüğe giren 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesindeki gibi hak düşürücü bir sürenin öngörülmediği tartışmasızdır. Her olayın oluştuğu süreç içerisinde yürürlükte bulunan yasalara tabi olacağı da hukukun genel prensiplerindendir. Ne varki sonraki yasal düzenlemenin kamu düzeni ile ilgili bulunması ve yasada aksine bir hüküm olmaması halinde, yeni yasanın önceki olaylara da uygulanacağı kökleşmiş yargısal uygulamalar gereğidir (HGK., nun 1967/341 - 722 sayı. 2.1.1968 günlü kararı).

"Anılan yasa maddesi bu sicileri de belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren 10 sene geçtikten sonra tapulamaya tekaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmünü taşımaktadır. Yargıtay İnançları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 24.10.1983 gün 1983/8 - 3 sayılı kararı ile bu sürenin tapulama tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı ilkesi benimsenmiştir.

Hal böyle olunca, tapulama tutanaklarının kesinleştiği güne nazaran dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Davacının temyiz itirazları yerinde değildir, reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün (ONANMASINA) ve Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin (j) bendi gereğince hazineden harç alınmasına yer olmadığına. 24.9.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972