 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1985/4135
K: 1985/4204
T: 08.04.1985
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacılar, tapulu taşınmazların yaklaşık 30 dönüm miktarındaki kısmına davalının elattığından bahisle önlenmesini istemiştir.
davalı vekili, davanın reddini savunmuş, karşılık davasında 19.5.1952 tarihli sözleşmeye ve bu sözleşmeye göre yapıldığını ileri sürdüğü ağaçlandırmaya dayanarak MK. nun 655. maddesi hükmünce temliken tescil talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 15.000 m2 lik yere davalının elatmasının önlenmesine, karşılık temliken tescil davasının reddine karar verilmiştir. Kararın duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı ve karşılık temliken tescil davacısı Ahmet vekili tarafından istenilmekle; duruşma isteği keşifte saptanan değer üzerinden yargılama sırasında harç ikmali yapılmamış olmasından ötürü reddedilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, tapulu taşınmazlarının bir kısım yerine davalının elattığından bahisle önlenmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuş birleştirilen karşılık davasında 19.5.1952 tarihli sözleşmeye dayanılarak MK. nun 655. maddesi hükmünce temliken tescil talebinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın, davacıların ellerindeki nizasız yerlerle birlikte davada dayanılan Haziran 1317 tarih 15 nodan tedavülen gelme Mart 1979 tarih 6 nolu tapu kaydının kapsamında kaldığı yapılan uygulama ile saptanmış olup, esasen bu yön yanlar arasında tartışmasızdır. Ne varki, tapunun kapsamını oluşturan taşınmazın imar ihya edilip fıstık bahçesi haline getirilmesi için davacıların miras bırakanları ve bayileri Mehmet ve Bekir ile üçüncü kişi durumundaki davalı arasında 15.5.1952 tarihli harici sözleşmenin yapıldığı davalının da bu sözleşme gereğini yerine getirerek iyi niyetle yaklaşık otuz sene emek verip taşınmazı fıstık bahçesi haline getirdiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, yanlar arasındaki uyuşmazlığın özde ve temelde 15.5.1952 tarihli sözleşmeye göre yapılan ağaçlandırmanın (bahçe yapmanın) davalıya sağlayacağı hakkın niteliğinden kaynaklandığı açıktır.
Keşifte bilgilerine başvurulan yerel bilirkişiler ve tanıklar, yöresel örfe tapulu ya da tapusuz olsun taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından imar edilip bahçe haline dönüştürülmesi durumunda o kişinin imar işleminin sürdürüldüğü dönemde hasılata ortak olduğunu, bu işlemin tamamlanmasından sonra ise yarı mülkiyetin kendisen bırakıldığını açılamışlardır. Bu itibarla 15.5.1952 taihli sözleşmenin yöresel örf esas alınarak düzenlendiği hususunda kuşkuya yer olmamak gerekir. Nitekim 12.2.1974 tarihinde yapılan harici taksim sözleşmesi ilye davalının fıstık bahçesine dönüştürdüğü taşınmazın davacılara bırakılması belirtilen olğuyu doğrulamaktadır. Davacıların bahçe yapma sözleşmesi gereğinin davalı tarafından tam maliki olan davacılara bırakılması belirtilen olguyu doğrulamaktadır. Davacıların bahçe yapma sözleşmesi gereğinin davalı tarafından tam olarak yerine getirilmediğine ilişkin açık bir itirazları da yoktur. Öte yandan nizalı yerin üzerinde 500 kök mahsullü fıstık ağacı bulunduğu ve bu yerin zemin değerinin 150.000 lira ağaçların değerinin ise 2.890.000.- lira olduğu ziraatçi uzman bilirkişinin 8.11.1984 tarihli raporu ile saptanmıştır.
O halde, MK. nun 655. maddesi hükmnün ve 5.7.1944 tarih 12/26 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının olayda davalıya temliken tescil talep etme hakkını verdiği gözetilerek elatmanın önlenmesi davasının reddine, karşılık davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ : Davalı ve karşılık temliken tescil davacısının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin harcın iadesine, 8.4.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.