 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 1985/3266
K: 1985/3702
T: 30.10.1985
DAVA : Karısı Sübyan'ı öldürmekten sanık Recep'in bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda; TCK.nun 46/1-2-3. maddeleri gereğince hakkında ceza tertibine yer olmadığına, şifası tıbben tebeyyün edinceye kadar muhafaza ve tedavi altında bulundurulmasına ilişkin, (Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 16.7.1985 gün ve 105/73 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil Niyazi tarafından istenilmiş, şartı yerine getirilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebilğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak:
Adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumu, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından göderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü resmi bir bilirkişidir. Resmi bilirkişiler çekinme ve yasaklık gibi sebepler yoksa bilirkişiliği kabul zorundadırlar. Her türlü delille karşı karşıya olan hakime yardımcı olmak ve onu inandırmak durumundadırlar, hakim verilen raporu yeterli ve inandırıcı görmediği takdirde aynı bilirkişi yaput tayin edeceği diğer bir bilirkişi tarafından yeni bir rapor düzenlenmesini emredebilir. 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının 15. maddesinin 1. bendinde öngörülen "İhtisas Kurulları daireleri tarafından verilip de mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklarca mahiyeti itibariyle kanaat verici nitelikte bulunmayan ve Adli Tıp Genel Kurulu'nca görüşülmesine lüzum görülen işlere" bakacağına ilişkin hüküm de başka türlü yoruma yer vermeyecek kadar açıktır. Burada kanaat verici nitelikte olmadığına karar verecek kiş ihakimdir. Hakim hangi husus hakkında görüş istemiş ise, onun açıklanması dışında kanaat verici olmadığı yolunda ayrıntılı gerekçe göstermek zorunda değildir. Böylece bir zorunluluk yasada öngörülmediği gibi Anayasanın 138. maddesi uyarınca hakimin yargılama çalışmaları ile ilgili olarak ona hiçbir organ, makam, merci veya kişi emir ve talimat veremez, genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz ve çalışmalarını engelleyemez. Adam öldürmek gibi önemli bir suçtan yargılanan sanığın hukuki durumunu çok yakından ilgilendiren bir konuda gözlem dairesinin 8.8.1983 günlü raporunda şuurunun ve harekatının serbestisini tamamen veya kısmen ortadan kaldıracak surette akıl hastalığına rastlanmadığı belirtilmiş iken, 4. İhtisas Kurulu'nun 17 Nisan 1985 günlü
raporunda akıl hastası olduğunun belirlenmesi tereddütler yaratacak ve kanaat verici olmaktan uzaktır.
Bu nedenle ilk hüküm bozulmuş ve yerel mahkeme bozma kararına uyduğu halde, Adli Tıp Kurum Başkanının kişisel düşüncesine dayanarak ve tereddütler giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı müdahilin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görüldüğünden tebilğnamedeki onama düşüncesinin reddi ile hüküm gösterilen sebeple BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 30.10.1985 günü oybirliği ile karar verildi.