 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1985/2015
K: 1985/3454
T: 19.12.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kadıköy Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 12.2.1985 tarih ve 229-54 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : İnşaattaki kusur ve noksanların giderilmesi tutarı ile kalite farkı bedeli 5.250.000 liranın iş sahibi davalıdan tahsiline karar verilmesine ilişkin yüklenicinin açtığı dava, Şirket ortaklarından ikisi ölmüş ve Şirket münfesih olmuş olmakla Şirket adına dava açılamıyacağından husumet yönünden davanın reddine yerel mahkemece karar verilmiştir.
O halde :
Öncelikle ortaklardan birinin ölümü halinde Kollektif Şirketin hukuki durumunun incelenmesi gerekir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 195 inci maddesinde açıklandığı üzere doğal bir olay olan ölüm, ortağın ortaklık sıfatını sona erdirir. Sözü edilen maddede Şirket Sözleşmesinde mirasçılarla Şirketin devam edeceğine ilişkin hüküm bulunup bulunmadığına göre ikili bir ayırım yapılmakta ise de her iki halde de ana kural ortağın ölümüne rağmen Şirketin devam edeceğidir.
Türk Ticaret Kanunu madde 185/F.I de Kollektif Şirketin infisah nedenleri açıklanarak BK. md. 535 deki adi şirketlerin sona ermesi nedenlerine yollama yapılırken Türk Ticaret Kanunu'nun 195 inci maddesi hükmü saklı tutulmaktadır. Bu saklı tutulmanın nedeni, sözleşmede Kollektif Şirketin ölen ortağın mirascılariyle devam edeceğine ilişkin hüküm bulunması bile ortağın ölümü olgusu (vakıası) ile şirketin infisah etmemesini ile şirketin infisahının tescil ve ilanı ise ancak, ortağın ölümünden sonra Ticaret Kanunu madde 195/1 de belirtilen hak ve olanakların kullanılmamış veya kullanılmış olması sonucu Şirketin sona ermesi halinde söz konusudur. Mirasçılar Kollektif Ortak sıfatını ancak sözü edilen madde ile ortağın ölümünden itibaren üç aylık sürenin geçiminden sonra beyanda bulundukları takdirde kazanabilirler (Ticaret Kanunu md0 155/son, 185,192,202,203,204,205,208,212/2,230,243, MK. 539,568).
Açıklama özetlenirse: Sözleşmede mirasçılarla Şirkete devam edileceğine ilişkin hüküm olmasa bile, ortağın ölümü ile şirketin infisah etmeyeceği ve ortaklardan birinin hüküm olmasa bile, ortağın ölümü ile şirketin infisah etmeyeceği ve ortaklardan birinin ölümü halinde şirketin durumunun askıda kalmış olması olup, bu halin şirketin infisahını önlemek için mirasçılar ve sağ kalan ortaklara tanınmış olan olanaklar kullanılabildiği sürece devam ettiğidir. Bilimsel görüş bu doğrultuda olduğu gibi (Prof. Dr. Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku, II. Şirketler hukuku, Ankara 1973, Sh: 280 ve sonrası; Prof. Dr. Kaya Türker, Türk Hukukunda Kollektif Şirket Ankara. 1980 Poroy, Tekinalp, Çamoğlu: ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, istanbul 1982 Sh. 171 ve sonrası) (Yüksek Mahkemenin kökleşen içtihadı da bu istikamettedir. Örneğin 11 inci H.D. 16.10.1975 gün E. 75/3886, K. 5526).
Olayımızda: sözü edilen Kollektif Şirketin Ortakları (A.C.), (S.C.) ve (M.Y.)'dır. (S.C.) vefat etmiştir. Diğer ortak, (A.C.)'nin eşi ve (M.Y.)'ın kızıdır. (M.Y.)'ın da vefatı ile her iki müteveffanın mirascısı olarak (V.C.),(S.C.) ve (L.C.)'ün kaldıkları veraset ilamı muhtevası ile belirmektedir.
Mahkemeye hitaben yazılan 6.6.1984 tarihli İstanbul Ticaret Sicili Memurluğunun karşılık yazısında en son 4.4.1972'de tescil edilen adı geçen Kollektif Şirketin fesih ve tasfiye edildiğine dair Tecsil ve İlan kaydına rastlanmadığı belirmekte ve verilen beyanname münderecatı ile veraset ilamında görülen hak sahibi mirascıların şirketin devamı ve ortaklık sıfatının iktisabı konusunda iradelerinin birleştiği oluşmaktadır. İradelerin birleşmesi ile mirasçılarla diğer ortağın yaptığı beyan, anlaşma niteliğini kazanmıştır. Bu oluşumla şirketin infisahı önlenmiştir. Kamu düzenini ilgilendiren bir sorun olmadıkça, çağdaş yorum biçimine göre de sorunun şekil ve lafızdan ziyade işin özüne bakarak çözmek gerektiğinden, tüzel kişiliği devam eden bir şirketin davada aktif husumete ehil olduğunun kabulü icap eder. bu durumu ile davada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanu'nun 39 uncu maddesinin uygulanma alanı da söz konusu olamaz.
Öyle ise:
Hükmü şahsiyeti devam eden Kollektif Şirketin dava açma ehliyetinin mevcudiyeti kabul edilerek, işin esası icnelenip toplanan delillerin değerlendirilmesinde hasıl olacak uygun sonuca göre bir karar vermek gerekir. Eksik inceleme ile verilen Mahkeme Kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davacı yüklenici yararına Yerel Mahkeme Karanının BOZULMASINA, 19.12.1985 tarihinde karar verildi.