 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/7115
K: 1985/8260
T: 17.12.1985
DAVA : Davacılar Hazine vekili ile Emin ve arkadaşları, Hüseyin taraflarından, davalılar Havva ve arkadaşları aleyhlerine ayrı ayrı verilen üç dilekçe ile tahdidin iptali ve tescil istenmesi üzerine, her üç dava birleştirilerek yapılan muhakeme sonunda, teknik bilirkişilerce düzenlenen 5.9.1984 tarihli yazı ve krokide 66 ada 2 parselde (A) harfiyle gösterilen 19022 m2. bölümün Ali, (B) ve (C) harfleriyle belirtilen toplam 1046 m2. yerin Hazine, (D) harfiyle işaretlenen 110 m2. lik kesimin Hüseyin adlarına tescillerine, fazla isteğin reddine, keza Emin ve arkadaşlarının davaları ile müdahallerinin taleplerinin de reddine dair verilen 31.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar Hazine vekili, Emin, Süleyman ve Durmuş Ali, müdahil Ahmet vekili ile davalılar Havva ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dosya kapsamı, toplanan deliller itibariyle süresinde kadastro tahdidine itiraz etmeyen Ahmet'in müdahalesi müstakil hak isteğine ilişkin olduğuna ve bu hakkını genel mahkemede dava açmak suretiyle arayabileceğine ve onun hakkını genel mahkemede dava açmak suretiyle arayabileceğine ve onun müdahale isteğinin reddi bu bakımdan doğru olduğuna göre, Ahmet vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Kadastro komisyonu, 66 ada 2 parsel sayılı taşınmazı Temmuz 1964 tarih 8 sıra numaralı tapu kaydına binaen (A.E.) adına tahdit etmiş ve itirazları reddetmiştir. Mezkür taşınmazın maliki belirtilmiş ve iş bu dava nedeniyle davalı kalmıştır. Hüseyin kadastro tahdidine itiraz etmemiş ve onun yönünden 2 parselin tahdidi kesinleşmiştir. kendisi adına tahdit edilen 10 parselden tefriki ile 10 parsele eklenmek suretiyle anlamına tescilini istemiştir ve genel hükümlere göre açılan davanın harcı da alınmıştır. Genel hükümlere göre açılan bir davanın, 2613 sayılı Yasada öngörülen usul ve yöntem uyarınca bakılan dava ile birleştirilmesi mümkün değildir. Buna rağmen 1982/253 esas sayılı davanın, 2613 sayılı Yasada öngörülen usul ve yöntem uyarınca bakılan 1981/319 esas sayılı dava ile birleştirilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
İşin esasına gelince:
66 ada 2 pardsel sayılı taşınmazlar, Temmuz/1964 tarih 8 numaralı tapu kaydına binaen (A.E.) namına tahdit edilmiştir. Tapu miktarı, 148 m2. olmasına rağmen 66 ada 2 parselin yüzölçümü 20177 m2.dir. Hazine vekili, tapu miktar fazlasının hazineye ait olduğundan müvekkili idare adına tescilini istemiştir. Emin ve arkadaşları re'sen ve haricen düzenlenen sözleşmelere dayanarak satıcılarının miras bırakanlarına ait Marta/1302 tarih 4 sayılı tapu kapsamında kalan yerin kendileri ve müşterekleri adlarına tapuya tescilini istemişler ve bu arada (A.E.) ile görülen davada sulh olduklarını (A.E.) vye 2995 m2. ve kendilerine 17700 m2. yer bırakıldığını ileri sürmüşlerdir. (A.E.) ile Emin ve arkadaşlarının dayanakları olan tapuların zemine uygulanması ve arkadaşlarının dayanakları olan tapuların zemine uygulanması yeterli değildir ve bu hususdaki bilirkişilerin sözlerinin doğruluk derecesi kontrol edilmemiştir. Özellikle bir tapunun tesis ve tedavüllerinin ayrı ayrı ve tüm nitelikleri ile zemine uygulanması gerekeceğine ilişkin kurala riayet edilmemiştir. (A.E.)nin tapusunun tesisi, Temmuz 1294 tarih 76 numaralı kayıttır. Gittisi olan t. sani 1315 yoklama 108 sıra numaralı kaydın şimal sınırında Ahmet ..... dayı tarlası yazılıdır. Mart/1302 tarih 4 numaralı tapunun tesisine ilişkin Haziran/1298 tarih 312 sayılı kayıtta malik Hasan efendi oğlu Ahmet'dir. Biri diğerini sınır gösteren iki kaydın tedahül etmesi (çakışması) düşünülemez. Taraflara ait tapuların tedahül ettiklerine ilişkin kabulün gerekçesi açıklanmamıştır.
Bu arada keşifte bazı tanıklar, 66 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bazı kesimlerinin ekilmediğini ve diğer bazı kesimlerin ise dikenlik, tepelik olduğunu haber vermişlerdir. Bu beyanların davaya etkisi düşünülmemiş ve teknik bilirkişi krokisinde de bu yerler gösterilmemiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için (A.N.E.) ile Emin ve arkadaşları arasında görülen Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1968/147 esas sayılı dava dosyası evrak arasına konulmalı, Temmuz/1294 tarih 76 sayılı tapunun tedavüllerinin revizyon gördükleri parseller ile bunların çevresindeki taşınmazlara ait beyannameler, 66 ada 2 parsel ve 11 parsel dahil çevresindeki parseller ile güneyde hendeğe kadar olan taşınmazların kadastro beyannameleri, müstenidatları ve revizyon gören tapuların tesis ve tedavülleri ile birlikte istenilmeli, karayolları Genel Müdürlüğü ve DSİ. Genel Müdürlüğü kamulaştırma evrakı ile haritaları getirtilmeli, bilahare mevcut ve getirtilecek belgeler çevreyi iyi bilen yaşlı ve tarafsız kimseler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler aracılığıyla zemine uygulanmalı, mahalli bilirkişilerin bilemedikleri konularda taraflara arazi başında tanık dinletme olanağı sağlanmalı, gerektiğinde keşifte tapudan anlayan uzman bilirkişilerde hazır bulundurulmalı ve onlardan kayıtların uygulanması bakımından gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi izlemeye ve infaza elverişli ölçekli kroki düzenlettirilmeli, sonra tüm deliller ayrı ayrı değerlendirilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla, eksik inceleme ve soruşturmaya, yetersiz keşfe dayanılarak kurulan hüküm isabetli bulunmamış ve bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar Hazine ile Emin ve arkadaşları, davalılar Havva ve arkadaşları vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 5000 lira duruşma vekalet ücretinin Hazine ile Emin ve arkadaşlarından, 5000 lira duruşma vekalet ücretinin de Havva ve arkadaşlarından alınarak toplam 10000 lira duruşma vekalet ücretinin 5000 lirasının Hazine ile Emin ve arkadaşlarına, arta kalan 5000 liranında Havva ve arkadaşlarına ödenmesine, 17.12.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.