 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/5495
K: 1986/1801
T: 18.03.1986
DAVA : Davacı İsmail vekili tarafından, davallı Emin aleyhine 9.11.1984 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın reddine dair verilen 18.4.1985 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı İsmail vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili İsmail'in Ziraat Bankası'na ve üçüncü kişilere olan borçlarından dolayı kendisini korumak ve taşınmazlarını satınalarak bilahare geri vermek üzere aralarında yaptıkları anlaşmaya binaen alacaklısı ve aynı zamanda vekili bulunan davalı Emin'in Yumurtalık İcra Memurluğu'nun 1972/366 esas sayılı dosyası ile icra takibine başvurduğunu, anılan memurlukça yapılan ihalede halen çekişmeli ve diğer taşınmazlardaki İsmail'in paylarını iktisap ettiğini, davalının bu suretle iktisap ettiği iki taşınmazdaki payını davacının kardeşine bağışladığını, davacıya vekaletname vermek suretiyle diğer bir taşınmazın üçüncü kişilere satılmasına olanak sağladığını ve elde edilen satış bedeli ile İsmail'in Ziraat Bankası'na olan borçlarının ödendiğini (2,5 ve 90 parsel sayılı taşınmazlar) bu arada 7.10.1980 günlü protokol başlığını taşıyan belge ile dava konusu taşınmazlardaki paylarını davacıya bağışladığını ve bağış yoluyla mülkiyetin nakledilmesi için aynı gün Adana 4. Noterliği'nce düzenlenen vekaletname ile Süleyman'ı vekil tayin kıldığını, aradan bir süre geçince vekili azlettiğini ve ortaklığın giderilmesi davası açtığını, davalının kötü niyeti olup sözünde durmadığını bildirerek onun Tahariye Köyü'ndeki 1, 24, 90, 265, 294, 299, 314 ve 457 parsel sayılı taşınmazlarda mevcut paylarının tapularının iptali ile müvekkili adına tescillerine karar verilmesini istemiştir.
Yumurtalık İcra Memurluğu'nun 1972/366 esas sayılı dosyası kapsamına nazaran Emin, emre muharrer senede istinaden 87200 lira alacak için ismail aleyhine icra takibi yapmış ve 20.7.1979 günü icra olunan ihalede onun Tahariye Köyü'nde kain ve tapunun 1, 2, 5, 24, 90, 265, 294, 314 ve 457 parsel sayılarında kayıtlı taşınmazlardaki paylarını iktisap etmiştir. Getirtilen tapu kayıtlarına göre, 2,5, ve 90 parsel sayılı taşınmazlarda Emin'in payı gözükmemektedir. Davalı, iddiayı reddetmesine rağmen 7.10.1980 günlü protokol başlığını taşıyan belgenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. 7.10.1980 günü protokol de tarafların imzası mevcut olup Emin, İsmail'e ait taşınmazları ihale ile devraldığını, bu kerre mezkur taşınmazları karşılıksız olarak adı geçene hibe ettiğini bildirmiş, gerekli işlemin yapılması bakımından sarf edilecek giderlerin, Maliye ve diğer dairelerin vukubulacak isteklerinin İsmail tarafından karşılanacağını, aksi takdirde bakiye alacağı için sözü edilen icra dosyasını yenileyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, mezkur taşınmazların mülkiyetinin bağış yolu ile İsmail'e nakledilmesi için Adana 4. Noterliği'nce 7.10.1980 gün ve 39606 numara ile re'sen düzenlenen vekaletname ile Süleyman'ı vekil tayin etmiştir.
İddia ve toplanan delillere göre, olayda dolaylı temsil ve başkasına mülkiyetin devri sözkonusu olduğundan taraflar arasında inanç ilişkisi vardır.
5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, inanç sözleşmesi, inanç gösterilene, bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterenin tesbit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler ve akitler arasında bir vekaletin hukuki sonuçlarını doğurur. Başka deyimle inanç gösterilen bir taşınmaz, inanç gösterene geçirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde açılacak davanın dinlenilmesi ve yazılı delille kanıtlanması olanağı vardır.
Yukarıda kapsamı açıklanan 7.10.1980 günlü protokol, Emin'in inanç sözleşmesini ikrar ve olayı tevsik eden belge niteliğindedir. Bu belge davalıyı bağlar kendisi mülkiyetin İsmail'e nakledilmesi için gerekli giderleri karşılamayacağını bildirmekle, sözkonusu belgenin bağış şeklinde düzenlenmesi zorunludur.
Bu itibarla, taraflar arasındaki inanç sözleşmesi uyarınca davalının inanç gösterilen kişi olarak çekişmeli taşınmazlardaki kendi adına kayıtlı olan payları inanç gösteren İsmail'e nakletmekle yükümlü olduğuna göre, davanın kabulü gerekir. Buna rağmen, davanın niteliğini tayinde ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.3.1986 gününde oybirliği ile karar verildi.