 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/4666
K: 1986/1938
T: 24.03.1986
DAVA : M. Hazinesi vekilinin, 4.7.1979 günlü dilekçe ile Mehmet, Akgün, Adnan, Kerim, Yasemin, Sadık, İbrahim, Selçuk'a karşı açtığı ve E. 1979/224 sayılı kadastro tahdidine itiraz davası ile Hüseyin Kazım tereke temsilcisi Kerim tarafından M. Hazinesi, Mehmet, Akgün 'e karşı açtığı ve E. 1979/245 sırasında yazılı olan davanın birleştirilmesi suretiyle yapılan duruşması sonunda, M.Hazinesince açılan davanın reddine, Hüseyin Kazım Terek temsilcisi tarafından açılan davanın ayrılmasına ve kadastro sıfatıyla bakılmamasına dair, 27.3.1985 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi M. Hazinesi vekili ile Hüseyin Kazım tereke temsilcisi Kerim tarafından M. Hazinesi, Mehmet Akgün'e karşı olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Kadastro komisyonlarınca, tahriri ikmal olunan yerlerin planları ile hangi parçanın kimler adına kaydolunduğunu gösterir cetveller alakalıların öğrenebilmesi için mahalle ve köylerin herkesçe görülebilecek yerlerine iki ay müddetle asılacağı, bu çetvellerin asılmasının tebliğ hükmünde olduğu, şehir ve köyde bulunanlar için iki ay içinde bulunmayanlar tarafından ise, kadastro heyetlerinin işleri bitinceye kadar tahdide karşı yapılacak itirazların inceleneceği, bu hususta verilecek kararların ilgililere tebliğinden itibaren 15 gün zarfında mahkemeye başvurulabileceği 2613 sayılı Yasanın 25, 26. maddeleri gereğidir.
Mümeyyiz davacı Kazım Hüseyin veya temsilcisinin, dava konusu taşınmazları da kapsayacak surette 30.12.1976 -28.2.1977 günleri arasında yapılan askı ilanına rağmen tahdide bir itirazları olmadığı gibi, sözü edilen 2 aylık askı ilan süresi geçtikten sonra 19.7.1979 gününde işbu davayı açmış bulunmaktadır. Yukarda belirtilen kural gereğince artık davaya 2613 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda bakılarak sonuçlandırmaya yasal olanak yoktur. Bu itibarla mahalli mahkemece bu davanın tefrikine dair verilen karar doğru, buna yönelik temyiz itirazları ise yerinde değildir.
2 - Davacı Hazine vekilinin temyizine gelince; davalılara ait olup dava konusu 15, 16,w7 parsel sayılı taşınmazların tahditlerine esas tutulan tapu kayıtlarının doğu sınırlarını Ateş Ağa Çeşmesi teşkil etmektedir. Bir nokta durumunda olan bu Ateş Ağa Çeşmesi'nin 15 sayılı parselin kuzey doğusunda ve dere içinde yer aldığı ve taşınmazlara doğrudan sınır olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nitelendirmeler itibariyle kayıtların tümden sabit sınırlı oldukları kabul edilemez. Kaldı ki dinlenen bilirkişiler, yekdiğerine sınır olarak zeminde yer alan 15,16,17 sayılı parsellerin doğu sınırını baştan aşağıya kadar ihata edecek surette Ateş Ağa Mer'asının bulunduğunu beyan etmişlerdir. Diğer yandan 17 sayılı parsele ait tapunun güney sınırından ayrıca Silivri Mer'asının yazılı olduğu görülmektedir. Bu mer'anın kuzeye doğru seyrederek 15,16 sayılı parsellerinde doğusunu sınır olarak teşkil etmiş durumdadır. O halde doğu ve güney sınırları mer'a olduğu saptanan taşınmazlara ait tapuların miktar itibariyle geçerli olduğunun ve miktar fazlalarının mer'a olduğu nedeniyle zilyetlikle dahi iktisabına imkan olmadığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda yapılacak iş, sabit sınırlarla ittisali kesmemek kaydiyle ölçüm yapılarak tapu kayıtlarında yazılı miktarların belirtilip davalı Sadık ve arkadaşları adına tescili miktar fazlaları hakkında ise davacı Hazinenin davasının kabulü cihetine gidilmesi icabeder. Mahkemece bu yönler gözetilmeden ve hukuki dayanaktan yoksun gerekçe ile yazılı biçimde sonuca varılması isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarda birinci fıkrada yazılı sebeplerle davacı Hüseyin Hazım terekis mümessilinin temyiz itirazlarının (REDDİNE), ikinci bentte gösterilen nedenlerle ise davacı, Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan hükmün (BOZULMASINA), 24.3.1986 gününde oybirliği ile karar verildi.