 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/4324
K: 1986/875
T: 11.02.1986
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.10.1980 gününde verilen dilekçe ile tapuda miktar yazılı olmayan taşınmazın yüzölçümü miktarı ile mevcut sınırların saptanması ve saptanacak durumun tapu siciline yazılması istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; tesis ve tedavülleri de dahil almak üzere Temmuz 1960 tarih, 9 sıra numaralı tapunun miktar hanesine (104,23) m.2 yazılmasına dair verilen 20.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ve Tapu Sicil Muhafızlığı adına Hazine vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Hüküm, bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekli yerine getirilmeden ve mevcut delillerde yeterince değerlendirilmeden kurulmuş olmakla, doğru görülmemiştir. Tapuda yazılı "samanlıklı ev" vasfına göre taşınmazın, iskanen verildiği günde mevcut olan ev ve samanlıktan ibaret olduğu kabul edilmiş ve buna istinaden yapılan ölçüm esas alınmak suretiyle tapunun açık bırakılan yüzölçümü hanesine (104,23) m.2 miktarın yazılmasına karar verilmiştir. Bu suretle mahalli kullanma ve ihtiyaç durumuna göre, samanlıklı evin avlısı, bu avluda bazı yapıların yapılacağı nazara alınmamış, tapunun sınırlarında yazılı belli ve bilinen yerlerle çekişmeli taşınmazın ittisali kesilmiştir. Özellikle hüküm kurulurken, bir taşınmazın tapu kaydında yazılı belli ve bilinen sınırlarla ittisalinin kesilmeyeceği de düşünülmemiştir. Mahallen yapılan keşifte, tapunun kuzey ve doğu sınırında yazılı sırasıyla Faik taşınmazı ve yolun, bu arada batıda gösterilen yolun ise batı-güneyde arazide mevcut oldukları, kamu malı olan sözkonusu yollara elatılmadığı saptanmıştır. Faik'e ait kuzeydeki taşınmazın tapu kaydının güney sınırı ile güney-doğudaki Ahmet'e ait taşınmazın tapu kaydının kuzey ve batı sınırları, davacının miras bırakanı Ömer'i göstermektedirler. Bu suretle davacı ve müştereklerine ait taşınmazın, komşu taşınmazlarla ittisali taşınmazı ile kapanmaktadır. Bu arada, dava konusu taşınmazın batı sınırında, kamu malı niteliğinde taşınmazın mevcut olduğu anlaşılmıştır. Teknik bilirkişice düzenlenen 25.9.1984 günlü ek raporun 1. bendinde yukarıda açıklanan biçimde mahalli bilirkişilerin davacı ve müştereklerine ait taşınmazın sınırlarını gösterdiklerine, bu beyanlara istinaden haritanın oluşturulduğuna ve mezkür taşınmazın yüzölçümünün 1149,22 m.2 olduğuna değinilmiştir. Açıklanan bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş, teknikbilirkişice düzenlenen 25.9.1984 günlü ek rapor ve krokide bahsedilen yerin miktarının tapu kaydında açık bırakılan yüzölçümü hanesine yazılmasına, mezkür tapunun sınırlarının keşfen saptanan sınırlara göre düzeltilmesine karar vermek, sözü edilen krokide batıda yeşil taralı olarak gösterilen yer hakkındaki davayı reddetmekten ibarettir. Kabule göre de;
Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değil isede, reddedilen kısmın dava günündeki değeri üzerinden nisbi tarife uyarınca Hazine yararına vekalet ücreti takdir edilmesi, Avukatlık Yasasına ve Asgari Ücret Tarifesine aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde davacı tarafından yatırılan peşin harcın kendisine iadesine, gerek davacıdan ve gerekse davalılardan üçbin lira duruşma vekalet ücretinin tahsili ile toplam 6000 lira duruşma vekalet ücretinin 3000 lirasının davacıya ve artakalan 3000 liranında Hazineye ödenmesine, 11.2.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.