 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/4013
K: 1986/700
T: 04.02.1986
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 6.7.1977 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydına dayanarak tapulama tespitinin iptali istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; 8.8.1983 günlü krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmazın tapu malikleri adına tesciline, (B) harfi ile belirtilen yerin orman olarak tespit dışı bırakılmasına dair verilen 29.1.1985 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilleri (G.O.) ve Av. (Ç.Ü.) tarafından istenilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : Dosya kapsamına, kararda yazılı gerekçelere ve toplanan delilere göre, davalı idare vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, tapu kaydına dayanarak tapulama tespitinin iptali ile orman olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Davacıların dayanaklarını teşkil eden tapuların tesisi, 30 Teşrinisani 1893 gün 52 sıra numaralı kayıttır. Bu kayıtta, ilişkin olduğu taşınmazın yüzölçümü 200 dönümdür. Sözkonusu kaydın tedavüllerinden Teşrinisani 1927 tahi 113 numaralı tapuda, yüzölçümü miktarı 2743 dönüme çıkarılmış ve sınırları değiştirilmiştir. Bu miktar ve sınır değişikliğine ilişkin evrak istenilmemiş ve tetkike tabi tutulmamıştır. Bu kabil değişikliklerin evrakı müsbiteye ve geçerli hukuki bir nedene dayanmadığı takdirde, tapunun tesisinde yazılı miktar ve sınırların geçerli olduğu düşünülmemiştir. Öte yandan (K.A.) ve arkadaşları vekilinin Orman İdaresi aleyhine açtıkları evvelce 1971/329 ve bihalare bozma ilamı üzerine 1977/784 esas numarayı alan tapulu taşınmaza elatmanın öe muarazanın önlenmesi davası esastan değil dava niteliğinden ötürü reddedilmiştir. O davada, tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyeti hususu tartışılmamıştır. Buna rağmen sözü edilen davada tapu kaydı zemine uygulandığından ve kapsamı belirlendiğinden bahisle, işbu davada, tapu kaydı araziye uygulanmamış, teknikbilirkişi raporlarından da anlaşılacağı vechile sorumsuz kişilerin beyanlarına istinaden tapu kapsamının belirlenmesi yolu tercih edilmiş ve bu suretle usul hükümleri ihlal olunmuştur. Ayrıca çekişmeli taşınmazın niteliğini belirleme yönünden yasada öngörülen usul ve yöntem uygulanmamış, orman sayılan ve sayılmayan yerlerin belirtilmesinde miktar yönünden bilirkişi raporları arasındaki çelişki dikkati çekmemiştir. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için Orman Kadastro Komisyonunun çekişmeli taşınmazla ilgili tahdit evrakı ve haritası istenilmeli, tap kaydındaki miktar artırılması ve sınır değiştirilmesi ile ilgili evrakı müsbite getirtilmeli, bu husus resmi ve hukuki nedene dayanıyor ise sözkonusu değişikliğe itibar edilmeli, evrakı müsbitenin olmadığı bildirildiği ve geçerli bir nedene dayanmadığı takdirde tesis kaydındaki miktar ve sınırlara nazaran çevreyi iyi bilen yaşlı ve tarafsız kimseler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler aracılığıyla tapu kaydının kapsamı saptanmalı, davalı idare ile ilişkisi olmayan orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç kişilik uzman bilirkişi kurulu ile tapu kapsamında kalan taşınmazın 1945 tarihindeki ve dava günündeki niteliği tespit edilmeli, varsa bu hususta hava fotoğraflarından yararlanılmalı, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar ile 6831 sayılı Orman Yasası'nın değişik 2. maddesi hükümleri gözönünde tutularak değerlendirme yapılmalı, bu hususta uzman bilirkişilerden gerekçeli rapor alınmalı, bilahare tüm deliller ayrı ayrı değerlendirilmeli, bu husus karar yerinde de gösterilmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan biçimde bir inceleme ve soruşturma yapılmadan kurulan hükmü, isabetli bulunmamıştır.
Kabule göre de;
Davacıların tapu ile ilişkileri saptanarak nizalı taşınmazın orman sayılmayan kısmının onların payları oranında tesciline karar verilmesi gerekirken tüm tapu malikleri hakkında hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Orman Genel Müdürlüğü vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (...) 4.2.1986 gününde bozmada oybirliğiyle ve gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Çoğunluğun bozma nedenlerine aşağıda belirttiğim husus hariç olmak üzere aynen katılıyorum.
Ancak 2896 sayılı yasa ile değiştirilen 6831 sayılı Yasanın 2 nci maddesi yönünden araştırma ve uygulama yapılmasına olanak bulunmadığı görüşündeyim. Şöyle ki; anılan 2 nci maddede, 31.2.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkarılabileceği vurgulanmış ve bu çıkarma işlemi dahi, bazı koşullara bağlanmıştır. Bu maddede orman dışına çıkarılması işlemi dahi, bazı koşullara bağlanmıştır. Bu maddede orman dışına çıkarılması amaçlanan yerler doğal olarak oraman niteliğini kaybeden yerlerdir. Oysa bu taşınmazın halen büyük bir bölümü orman olup diğer bölümünde ise zamanla ve bilinçli olarak orman olup diğer bölümünde ise zamanla ve bilinçli olarak orman bitki örtüsü yok edilmiştir.
Burada doğal olarak bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerden söz edilemez. Zira bitki örtüsü tahrip edilmiş olan orman toprağı yine orman sayılan yerdir, kendi haline bırakılırsa yine orman oluşur. O halde, doğal olarak orman niteliğinin kaybı söz konusu olmayıp, orman toprağı da iktisap edilemeyeceğine göre çekişmeli taşınmazı 2 nci madde gereği orman rejimi dışına çıkarıp iade yoluna gitmek olnaksızdır.
Bu itibarla, bozma yolundaki çoğunluk görüşüne katılmakla beraber, 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin burada uygulanamıyacağı kanısı ile bozma gerekçesinin bu bölümüne katılmıyorum.