 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/3186
K: 1985/7519
T: 26.11.1985
DAVA : Davacı Durmuş vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.4.1983 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın kabulüne dair verilen 24.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hatice vekili ve davalı Abdullah tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, Mehmet'in Fatma'ya taşınmaz satış vaadine ve Fatma'nın da adı geçenden satınaldığı taşınmazı Durmuş'a devrine ilişkin ve Mersin 2. Noterliği'nce muhtelif tarihlerde re'sen düzenlenen iki ayrı sözleşmeye dayanarak, iyiniyetle inşaat yapıldığı ve muhdesat değeri zemin değerinden açıkca ziyade olduğu bildirilerek, 625 parsel sayılı taşınmazın temliken tescili isteminden ibarettir. Durmuş ve Fatma arasında düzenlenen sözleşmede taşınmazın itirazlı olduğu belirtilmiş ve bu husus dava dilekçesinde de ikrar edilmiştir. Her ne kadar 625 parsel sayılı taşınmaz, tapu kaydına, harici taksime ve Ali'nin satışına binaen Fatma adına tespit edilmiş ise de, Mersin Tapulama Mahkemesi'nin 6.6.1980 gün ve 1971/197 esas, 1980/494 karar sayılı ilamı ile Fatma'nın kabulüne istinaden Hatice adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Sözkonusu ilam kesinleşmiş ve infaz edilmiştir. Hatice de, Mersin 1. Noterliği'nce re'sen düzenlenen ve yasal şartları haiz olan 13.6.1980 gün 19778 sayılı sözleşme ile çekişmeli taşınmazı, diğer davalı Abdullah'a satış vaadinde bulunmuştur. Açıklanan durum itibariyle Durmuş, mülkiyet uyuşmazlığından haberdar olması ve malik olmayan kişiden taşınmazı satınalması nedeniyle bu yerde inşaat yaparken iyinetle hareket etmemiştir Kendisinin taşınmazı asıl maliki Hatice ve onun halefi diğer davalı Abdullah'a karşı ileri sürebileceği bir şahsi hakkının varlığından sözedilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Fatma çekişmeli taşınmazın maliki kabul edilse bile, davanın yine dinlenme olanağı yoktur. zira temliken tescil isteği, aynı değil, şahsi hak sağlar. Eski malike karşı bu hak ileri sürülmeden veya mahkemeden temlik kararı alınmadan taşınmaz üçüncü kişiye geçerse, yeni malike karşı şahsi hak ileri sürülemez. Davacı taraf eski malike karşı dava açıldığını veya mahkemeden temlik kararı alındığını iddia etmemiştir. Bu itibarla, dinlenme olanağı bulunmayan davanın reddi gerekirken, aksine bazı görüş ve düşünce ile kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hatice vekili ile diğer davalı Abdullah'ın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 26.11.1985 gününde oybirliği ile karar verildi.