 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/3160
K: 1985/7521
T: 26.11.1985
DAVA : Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü adına Bitlis Vakıflar Bölge Müdürü vekili tarafından, davalı Cemalettin aleyhine 21.4.1981 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydına dayanarak davalıya ait 19.9.1969 gün ve 31 sıra numaralı tapunun iptali istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne, mükerrer olduğu anlaşılan 19.9.1969 gün 31 sıra numaralı tapunun iptaline ve 443 ada 11 parsel sayılı taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tesciline dair verilen 19.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Cemalettin ve vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu kaydına dayanarak sonradan tesis edilen ve muhdes olduğu bildirilen tapu kaydının iptali istemine ilişkindir. Yargılama sırasıinda kadastro komisyonu, çekişmeli taşınmazı 443 ada 11 parsel sayı ile tahdit etmiştir. 443 ada 11 parsel sayılı taşıinmaza, 17.6.1971 gün 21 ve 19.9.1969 gün 31 sayılı tapular revizyon görmüştür. 98/130 paya taalluk eden 19.9.1969 gün 31 sayılı tapu kaydı, davalı Cemalettin'e aittir. Diğer 17.6.1971 gün 21 sayılı tapu 32/130 paya ilişkindir. Bu payın malikleride Zübeyir ve Abbas'dır. Davanın sonucu Zübeyir ve Abbas'ında hukukunu ilgilendirdiğinden hüküm kurulması ve adı geçenlerin hukukunun ihlali doğru görülmemiştir.
İşin esasına gelince:
Vakıflar İdaresi Mayıs 1932 tarih, 284 sıra numaralı tapuya ve davalı Cemalettin hükmen senetsizden tesis edilen 17.3.1960 gün 27 sayılı tapudan gelen ve o tapunun müfrezi olan 19.9.1969 gün 31 sayılı kayda dayanmışlardır. Mahallen yapılan keşif ve uygulamada, mahalli bilirkişiler sözkonusu tapuların aynı yere taalluk ettiklerini bildirmişlerdir. Gerçek mahalli bilirkişiler ve gerekse davacı tanıkları, çekişmeli taşınmazın, Şeyh Hasan Vakfı'na ait olduğunu, 40-45 yıl öncesine kadar Vakıflar İdaresi'nce tasarruf edildiğini, davalı ve satıcılarının ilgileri bulunmadığını söylemişlerdir. Davalı tanıkları ile, Vakıflar İdaresi'nin tapusunun çekişmeli taşınmaza değil başka taşınmaza ilişkin bulunduğunu, mezkur yerin Süleyman'dan intikalen mirasçılarına ve bu arada davalıya ait olduğunu haber vermişlerdir. Mahkemece, mahalli bilirkişiler ile davacı tanıklarının sözlerinin doğru olduğuna değinilerek davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Mahalli bilirkişiler ile davacı tanıklarının sözlerinin doğruluk derecesi araştırılmamış, gerek komşu taşınmazalara ait kayıtlardan ve gerekse kadastro belgelerinden yararlanılmamıştır. Resmi belge ve deliller doğruladığı takdirde mahalli bilirkişi ve tanıkların sözlerine itibar edilir. Böylece bir kontrola rastlanılmadığından ilgili kişilerin sözleri ile tercihin doğru olup olmadığı anlaşılmamıştır.
Kaldıki, kadastro komisyonunun Vakıflar İdaresi'nin tapusunun uygulayamaması ve başka taşınmazlara revizyon görmesi sebebi üzerinde durulmamış, kadastro belgeleri araziye tatbik olunmamış ve kadastro tahdidinden evvel yapılan keşifle yetinilmiştir.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davalıya ait tapunun tesis kaydında yazılı sınırlar da nazara alınmak suretiyle komşu taşınmazlara ait kadastro beyanmaleri ile revizyon gören tapu kayıtları tesis ve tedavülleri "le birlikte getirtilmeli, Vakıflar İdaresine ait tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro beyanmaleri de evrakı müsbiteleri ile birlikte istenilmeli, bilahare çevreyi iyibilen yaşlı ve tarafsız kimseler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler aracılığıyla kayıtlar mahalline uygulanmalı, onların bilemedikleri konularda taraflara arazi başında tanık dinletme olanağı sağlanmalı, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye ve infaza elverişli ölçekli kroki düzenlettirilmeli, tüm deliller ayrı ayrı değerlendirilmeli, bu husus kararda da gösterilmeli, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan biçimde ve soruşturma yapılmadan kurulan hüküm, isabetli bulunmamıştır.
Diğer yönden başka dosyaya 9. sayfa tutanağının çıkarılarak yerine esas bu dosyanın tutanağının yerine takılması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Cemalettin ve vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde yersiz anılan harcın yatırana iadesine, 3000 lira duruşma vekalet ücretinin davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünden alınarak davalı Cemalettin'e ödenmesine, 26.11.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.