 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1985/2587
K: 1985/6625
T: 22.10.1985
DAVA : Davacı Aliye vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.12.1978 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde iki milyon liranın faizi ile birlikte tahsili istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılarak muhakeme sonunda; davanın kabulüne, 637 ada 39 parsel (6601 ada 2 parsel) de kayıtlı taşınmazın 5. kat 5 no.lu dairesinin davacı adına tapuya tesciline dair verilen 31.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar Necla, Hacer, Süheyla ve Ali vekilleri tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : 5.12.1973 gün ve 14791 sayılı mukavele uyarınca, Ö..... Kollektif Şirketi, İhsan'a ait 637 ada 39 parsel (halen 6601 ada 2 parsel) sayılı taşınmaza daire karşılığı inşaat yapmayı yükümlenmiştir. Sözü edilen eser sözleşmesinin 7. maddesinde arsa sahibine üç daire verilmesi, bunlardan birini kendisinin seçmesi ve diğer iki dairenin yüklenici şirket tarafından saptanması öngörülmüş ve yüklenici şirketin arsa sahibine kalan dairelerin dışında kalan daireleri satabileceği belirtilmiştir. Arsa sahibi seçimlik hakkını kullanarak zemin hariç üçüncü daireyi (katı) tercih etmiştir. Sonradan kurulan kat irtifakına göre, mezkur daire 3. katta bulunan 5. no.lu dairedir. Ö.... Şirketi, arsa sahibine zemin kattaki 2 ve 6 kattaki 8 numaralı daireleri vermiştir. Sözü edilen daireler ile 2. kat 4 numaralı daire tapuda, İhsan'ın mirascıları olan Necla ve arkadaşları adlarına kayıtlıdır. Yalnız 2. kat 4 numaralı daire, Ö.... Şirketi'nin satışına binaen üçüncü kişi adına tesciline karar verilmiş ve hüküm henüz infaz olunmamıştır. Sözü edilen dairelerin dışında kalan diğer dairelere üçüncü kişiler maliktirler.
Davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesinin 1. maddesinde belirtildiği vechile 6601 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki apartman, bir bodrum, bir zemin ve 7 normal kat olmak üzere 9 kat 9 daireden ibarettir ve Ö... Şirketi tarafndan davacıya 5. kat 5 nolu dairenin satışı vaadedilmiştir. Satışı vaadedilen daire, kat irtifakının kurulması ile 3 kat 5 numaralı daireye tekabül etmektedir. Bu durumda, arsa sahibi İhsan'ın seçtiği ve bilahare kızı Necla'ya devrettiği daire ile davacı Aliye'ye satılan daire, çakışmaktadır. Eser sözleşmesinin 7/b-c maddesi hükmünce, yüklenici şirketin arsa sahibine ait olan çekişmeli daireyi satmaya yetkisi yoktur ve onun halefi durumunda bulunan davacınında mezkur yerin adına tescilini istemesi mümkün değildir. Bu bakımdan, ferağa icbar suretiyle tescil isteğinin kabulü, eser sözleşmesine ters düşmektedir. Kaldı ki, 2. kat 4 numaralı daire üçüncü kişi adına hükmet tesciline karar verilmekle, eser sözleşmesi uyarınca arsa sahiplerinin halen namlarına kayıtlı bulunan üç dairenin maliki olmaları gerekirken davanın kabulü ile dairelerden biri ellerinden alınmaktadır ve bu suretle de anılan sözleşme ihlal edilmektedir; bu durumun hak ve nesafet kuralları ile bağdaşması da mümkün değildir.
Bu itibarla, kademeli isteğin ikincisi olan satış bedelinin geri alınması ve tazminat davasının kabulü gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyizler vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 1400 lira duruşma vekalet ücretinin davacı Aliye'den alınarak davalılar Hacer ve arkadaşlarına ödenmesine, 22.10.1985 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava aşamalarına göre, davalıların kendi aralarındaki muvazaalı işlemlerin gerçek olduğu ve dayanılan deliller itibariyle de davacının mülkiyetin naklini istemek hakkının doğduğu kesinleşmiştir. Satış senedinde yazılı dairenin, davaya konu edilen bağımsız bölüm olduğu da tartışma konusu değildir.
Sair hususlara gelince; bu dava 15.12.1978 günü açılmış, gerçeği yansıtmadığı kabul edilen arsa sahipleri ile müteahhit arasındaki sözleşmenin feshine ilişkin, 1979/12 esasta kayıtlı dava ise hemen bunun akabinde ve 28.12.1978 günü ikame edilmiştir. Yapılan satışları akamete uğratmak çabası açıktır.
Sözü edilen 28.12.1978 günlü dilekçede üç ayrı bağımsız bölümün sözleşme gereği arsa sahibine bırakıldığı, onun da evlatları olan davalılara devir ve temlik ettiği yazılıdır. Ancak, bu dilekçede iki ayrı dairenin daha muris İhsan tarafından başka kişilere satıldığı ifade edilmektedir. Oysa arsa sahiplerinde kalacak daire adedi üçten ibarettir.
Satışın yapıldığı 9.10.1974 gününden itibaren geçen süre, bir çok muvazaalı işlemlerden sonra arsa sahibinin ve yakınlarının, müteaihhidin davacıya yaptığı satışı bilmemelerine olanak yoktur. Böyle olduğu halde başka daireyi alabilecek durumda iken arsa sahibinin dava konusu arsa üzerinde seçimlik hakkını kullandığını bildirerek yaptığı savunmanın kabul edilebilir bir yönü olamaz. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olan kimsenin suiniyetinin mahkemece re'sen nazara alınması zorunludur.
Dava konusu dairenin arsa sahibinde bırakılacak bağımsız bölümlerden olduğu yolunda hiçbir cevap ve savunmada bulunulmaması da yukarıda belirtilen hususların bir delili olmalıdır.
Nihayet şunu da açıklamak gerekir ki; uyuşmazlık konusu dairenin aslında arsa sahibine ait olduğu karar düzeltme isteğine ait dilekçede bildirilmiş, bu istek ise red edilmiştir.
Yukarıda gösterilen nedenlerle dosya içeriği, yargılama aşamaları ve deliller itibariyle sonucu doğru olan hükmün onanması oyundayım.