 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1985/2111
K:1985/6165
T:08.10.1985
* TASARRUF İNCELEMELERİ
ÖZET : Bir tapunun. sınırında yazılı kişinin taşınmazı saptanamazsa, o tapunun bir sınırı açık kalmış olur ve anılan tapunun tutarına değer verilmelidir.
Komşu tapu kayıtları senetsizden 1949, 1967 ve 1980 yıllarında kurulmakla [tesis olunmakla] Ağustos 1322 tarihli tapunun kapsammı belirlemede kanıt olarak kabul edilemez.
Davaya 2613 sayılı Yasada öngörülen usul ve yöntem uyarınca bakılmakla, çekişmeli taşınmazların geometrik ve hukuki durumları saptanmalı, gerçek sahipleri belirtilmelidir.
(2613 s. KTTK m. 2)
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.2.1982 gününde verilen dilekçe ile kadastro komisyonu ek kararının iptali ile tapu kaydına dayanarak 99 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların tescili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın kabulüne dair verilen 13.12.1984 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar Nedim ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü
Kadastro komisyonu, tapu kaydına dayanarak 99 ada 7 parsel sayılı taşınmazı Birinaz, Ayşe, Saadet ve Nedime, aynı ada 8 parsel sayılı taşınmazı da senetsizden Kazım ve Süleyman adlarına tahdit etmiştir. Kazım ve Süleyman, Melenli Riza'nın çocukları olup Kazım davacıların ve Süleyman ise davalıların miras bırakanlarıdırlar.
Davacıların dayanağını teşkil eden ve 7 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören Mayıs 1969 tarih 84 numaralı tapunun tesisi, Ağustos 1322 tarih 38 sıra numaralı kayıttır. maliki, Kazım bini Melenli Rıza'dır. Bu tapu ve tedavül kaydının mahalline uygulanmasında, mahalli bilirkişiler, kuzey ve güney sınırını bildiklerini ve diğer sınırları bilmediklerini haber vermişlerdir. Kaydın canibi yemini, Hoca Ahmet veresesinin hane ve bahçesidir. Batıdaki 6 parsel sayılı komşu taşınmazo revizyon gören kaydın tesisinde malikler arasında Ahmet Hocaoğlu Salih kızı Seher yeralmaktadır. İki kayıt ve dolayısıyla taşınmazlar arasındaki bağlantı araştırılmamış ve tartışılmamıştır. Sözkonusu Ağustos 1322 tarih 38 sıra numaralı tapunun yeserindeki Melenli Rıza ve Garip İbrahim yerleri gösterilememiştir. Melenhi Rıza, tarafların kök miras bırakanıdır. Bu durumda, tapu kaydının sınırında yazılı Melenli Rıza ve Garip İbrahim'in yerlerinin bulunması iktiza etmektedir. Kazım ve Süleyman, Melenli Rıza'nın çocukları olmaları ve ilk önce birlikte ikamet etmeleri nedeniyle babalarından kalan yeri, tapuhu taşınmazla birleştirmeleri mümkündür. Kaldıki, bir tapunun sınırında yazılı şahsın taşınmazı saptanamadığında, o tapunun bir sınırı açık kalmış demektir ve mezkür tapunun miktarına itibar edilmesi gerekmektedir. Diğer yönden komşu taşınmazların tapularının, çekişmeli yerleri Kazım evi ve arsası, bu arada Saadet ve müşterekleri ev ve bahçesi olarak göstermeleri, nizalı yerlerin adıgeçenlere aidiyetinin kabulünü gerektirmez. Anılan komşu tapu kayıtları, senetsizden 1949, 1967 ve 1980 yıllarında tesis edildiklerinden Ağustos 1322 tarih 38 sıra numaralı tapunun kapsamını belirleme yönünden delil olarak kabul edilmeleri mümkün değildir.
Ayrıca, daha önce taraflar arasında görülen davadan dolayı to pulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve temhiken tescil davasının reddine ilişkin Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.6.1980 gün ve 1979/31 esas, 1980/76 karar sayılı ilamı, teknik bilirkişi Esat'ın krokisinden de anlaşılacağı veçhile, davacıların tapusunun kapsamını 172 m2 olarak belirlemesi, komşu taşınmaz mahikinin Garip İbrahim olarak göstermesi ve anlaşmazlığın uzman bilirkişi krokisinde (A) harfi ile belirtilen eve ait olması karşısında, sözü edilen tapunun 8 parseli kapsadığı hususunun kabulü ve bu yüzden kesin hükmün varlığından bahsedilmesi, doğru görülmemiştir.
Bu arada savunmada yeralan Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25.1.1982 gün ve 1979/244 esas, 1981/303 karar sayılı ilamına ait dava dosyası getirtilmemiş ve davaya etkisi araştırılmamıştır.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için çevreyi iyi bilen tarafsız ve yaşlı kimseler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler aracılığıyla davaya dayanak yapılan tapu kaydı ile komşu taşınmazlara ait kayıtların tüm nitelikleri nazara alınarak ait oldukları taşınmazlara uygulanması, celbedilecek dosya ve diğer belgelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekir.
Bu itibarla; hüküm, eksik inceleme ve soruşturmaya, yetersiz keşfe dayanmakla ve mevcut delillerin takdirinde de yanılgıya düşülmekle isabetli bulunmamıştır.
Kabule görede;
Davaya 2613 sayılı Yasada öngörülen usul ve yöntem uyarınca bakılmaktadır. Çekişmeli taşınmazların geometrik ve hukuki durumlarının saptanması ve dolayısiyle gerçek maliklerinin belirtilmesi iktiza etmektedir. Birinaz'ın ölü olduğu ve kendisinden alınan veraset belgesinde yazılı mirascıları davada davacı olarak yer aldıkları ve onun payının davacılar adlarına tescihi gerektiği halde, ölü hakkında hüküm kurulması da, usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 8.10.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.