 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1985/7613
K: 1986/222
T: 20.01.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalının inşa ettiği apartmandan bir daireyi 1.9.1983 tarihinde teslim edilmesi şartı ile satın aldığını, inşaatın tamamlanıp daire teslim edilmediğinden kararlaştırılan 4 milyon lira ceza şartının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, gecikmenin elde olmayan nedenlerden ileri geldiğini, eksik işler karşılığı 767.100 lirayı ödemeye hazır olduğunu, talep edilen cezai şartın çok fahiş bulunduğunu savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece, satış protokolunun davacı ile davalı arasında kurulmasına rağmen tapuda satışın davacı ile (D.N.) arasında yapıldığını, bu nedenle tapudaki işlemin protokola geçerlilik kazandırmayacağını ve geçersiz sözleşmeye göre de ceza şartı istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Bağımsız bölümün davacıya geçirilmesi işlemi tapuda davacı ile dava dışı (D.N.) arasında yapılmış ise de, bu kişinin davalı müteahhitle kat karşılığı inşaat sözleşmesini yapan arsa sahiplerinden biri olduğu teklif almak suretiyle kurulan 19.9.1980 günlü sözleşmeden anlaşılmaktadır. Bu sözleşme hükümlerine göre arsa sahipleri müteahhide inşaat karşılığı olarak % 55 pay vereceklerdir. Aynı sözleşmenin 25 inci maddesinde inşaatın ilerleme durumuna göre müteahhide satış yetkisi de tanınmıştır. Davalı yan bu yetkisine dayanarak dava konusu daireyi davacıya satmıştır. Burada söz konusu daire tapusunun arsa sahibi tarafından davacıya verilmesi müteahhidin davacıya olan borcunu istisna sözleşmesi gereğince arsa sahibi tarafından ifa edildiğini ifade eter. Böylece müteahhit davacı ile yazılı şekilde yaptığı satış sözleşmesine uymuş ve karşılıklı olarak taraflar borçlarını büyük ölçüde yerine getirmişlerdir. Davalı taşınmaz pay mülkiyetini arsa sahibi aracılığıyla davacıya geçirmiştir. Artık bundan sonra sözleşmenin şekil noksanı nedeniyle geçersizliğin ileri sürülmesi objektif iyiniyet kurallarına uygun düşmez. Mahkemece, sözleşmenin tarafları bağladığı kabul edilmeli ve işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönün gözetilmemesi yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 20.1.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.