 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1985/6576
K: 1985/7613
T: 10.12.1985
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyizedilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalı ile kardeş olduklarını müşterek muris anneleri (B.K.)'in sağlığında davalıya verdiği vekaletnameye dayanarak murise ait 29 parsel numaralı taşınmazı eşi (S.)'a sattığını, (S.)'ında (B.İ.)'ye sattığını, satış bedelinin tapuda 650.000 TL. olarak gösterildiğini, gerçek değerinin 4.000,000 TL. olduğundan, hissesine düşen 2.000.000 TL.nun 17.8.1983 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, taşınmazı eşine 2.000.000 TL.'ye sattığını, onunda (B.İ.)'ye 3.000.000 TL. ye sattığını, satış bedeli ile murisin borçlarının ödendiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı, gördüğü işten dolayı vekil olarak dava edilmiştir. Gerçekten davalı, tarafların müşterek murisi anneleri adına tapuda kayıtlı taşınmazı haiz olduğu vekalete dayanarak murisin vefatından önce eşine satmıştır. B.K.'nun 392 nci maddesi gereğince vekil, müvekkile hesap vermekle yükümlüdür. Olayda davacı, müvekkilin mirasçısı olarak davalıdan hesap istediğine göre, husumetin davalıya düştüğünde tereddüt olmamak gerekir.
Öte yandan davacı davalının vekaleten yaptığı satışta tapuda gösterilen 650.000 lira değerinin gerçek olmadığını ileri sürmüştür. Nitekim davalı 5.3.1985 günlü celsede taşınmazı eşine iki milyon liraya sattığını, eşinin de üçüncü bir kişiye aynı taşınmazı daha sonra üç milyon liraya devir ettiğini beyan etmiştir. Davacı ise taşınmazın dört milyon lira değerinde olduğunu iddia etmiştir. Taşınmaz davalı tarafından işine 16.3.1982 tarihinde, eşi tarafından da üçüncü kişiye 17.8.1982 gününde satılmıştır. İki satış günü arasındaki süre, satış bedelinde % 50 farkı açıklayacak kadar uzun değildir. Bu durumda Mahkemenin, vekilin müvekkile karşı vekaleti iyi bir surette ifa ile mükellef olduğuna dair yasa hükmünü de gözönünde bulundurarak, taşınmazın davalı tarafından eşine satıldığı 16.3.1982 tarihindeki rayiç değerinin ne olduğunu bilirkişi aracılığıyla tespit etmesi, bulunacak bu tutardan davalının savunması uyarınca murisin borçlarının ödenmesi için sarfedildiği kanıtlanan miktarı indirdikten sonra davalı elinde vekil olarak bir para kalmışsa bundan davacı payına düşecek miktardan dolayı davanın sorumlu olduğunu kabul etmesi gerekir. Noksan inceleme ile davanın rerddine karar verilmesi yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 10.12.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.