 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1985/6282
K: 1985/7702
T: 16.12.1985
DAVA :Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelika olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı 1/2 payının kendi adına tescili için ayrıca karar aldığı taşınmaza 14.3.1977 günlü sözleşme gereği yaptırmakta olduğu inşaatın davalı tarafından durdurulduğunu, kendisine verilen vekaletten azledildiğini ve taşınmazın izalei şuyu davası ile satışını da istediğinden, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile 500.000 lira tazminatın, inşaat harcadığı imalat bedelinin yarısı 4.500.000 liranın ve taşınmaza plan ve projeye 980-83 yılları için (4 yıllık) kar mahrumiyetinin yarısı 2.000.000 lira ki, toplam 7.000.000 liranın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı ile yaptıkları 14.3.1977 günlü sözleşmenin geçersiz olup bununla 500.000 lira tazminat istenemiyeceğini, davacı ile aralarında 979 yılında ihtilaf çıkması nedeni ile Belediye'ye başvurup inşaatı durdurduğunu, inşaat bitmeden talepte bulunulamıyacağını, Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olan izalei şuyu davası ile davacının zaten payını alacağını, arsa alınırken davacının ödemesi bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davalının haksız yere sözleşmeyi bozmuş olması nedeni ile 500.000 lira ceza koşuluna, 983 olan dava tarihi fiyatlarına göre hesab yapan bilirkişi raporu gözetilmek ve istekle sınırlanmak suretiyle 4.500.000 lira imalat bedeline ve 1.113.289 lira kar mahrumiyetine hükolunmuş, karar davalı tarafından temyiz olunmuştur.
1 - Dosyadaki yazılara, krarın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davacı, durdurulan inşaat için yaptığı giderlerin karşılığı 9.000.000 liranın 1/2'si 4.500.000 liranın tahsilini istemiş ve mahkemece isteğe uygun olarak inşaat maliyetinden dolayı 4.500.000 liranın davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Ne varki mahkemece, karara destek alınan 23.6.1984 günlü bilirkişi raporunda 1983 yılı Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına göre inşaatın maliyeti hesap edilmiştir. İnşaatın yapıldığı tarihteki fiatlara göre maliyetinin bulunması ve bu tutarın yarısının ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, sözleşmeye ve isteğe aykırı olarak 983 yılı fiyatlarına göre belirlenen maliyet değeri üzerinden hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
3 - Mahkemece, ortaklık sözleşmesi gereğince davacıya ait olacak dükkan ve dairelerden dolayı kar mahrumiyeti isteği de kısmen kabul edilmiştir.
Davada dayanılan 14.3.1977 günlü sözleşme ile yanlar arasında belirli bir inşaat yapımı konusunda bir adi ortaklık kurulmuştur. Sözleşmede satın alınan arsa bedelini davalının ödeyeceği, inşaatın davacı tarafından yapılacağı ve davacının inşaat giderlerini karşılayacağı, işin 1977 yılında bitirileceği, ondan sonra hesap görüleceği, inşaatın bitiminde satış vaki olmadığı takdirde ortakların dükkan ve daireleri eşit olarak paylaşacakları kabul edilmiştir.
Ne varki henüz inşaat devam etmekte iken, 1979 yılında taraflar arasında ihtilaf çıkmış ve inşaat davalının başvurması üzerine Belediyece 25.6.1979 gününde durdurulmuştur. Bu suretle taraflar arasında kurulmuş olan ortaklık fiilen sona ermiştir. Bu olaydan sonra davacının, inşaat henüz tamamlanmamış durumda iken, 5.7.1979 tarihinde 1/2 arsa payının adına tescili için dava açmış olması, onun da, ortaklığın son bulduğunu ve mevcut ortaklık malvarlığının tasfiyesi gerektiğini kabul etmiş olduğunu göstermektedir. Böylece ortaklığın hukuken de sona erdiğinin kabulü gerekir. Ortaklığın son bulması halinde, ortaklar mevcut duruma göre ortaklık mal varlığının tasfiyesini ve kendilerine düşecek tasfiye yapının ödenmesini isteyebilirler. Bunun dışında ortaklık son bulmamış gibi müşterek amacın gerçekleşmesi halinde elde edilmesi beklenen menfaatin tazminini isteyemezler. Bu nedenle davacının inşaatın tamamlanmış olması halinde kendi payına düşecek olan bağımsız bölümler için kar ya da kira yoksunluğu talebinin yasal dayanağı yoktur. Olayda davalının ortaklığa ait bir işi görürken kusuru ile davacı ortağına verdiği bir zarar durumu söz konusu değildir.
Bu nedenlerle kar yoksunluğu talebinin tamamen reddine karar verilmek gerekirken, kısmen kabulü yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
SONUÇ : Sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın 2 nci ve 3 üncü bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 16.12.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.