 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1985/4067
K: 1985/5747
T: 07.10.1985
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolnayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kendisine taşınmaz satan davalının, kiracıyı çıkartarak taşınmazı boş olarak teslim edeceğine ilişkin taahhüdünü yerine getirmediğini, çıkartamadığı takdirde ayda 25.000 lira cezai şart ödemeyi kabul ettiğini ileri sürerek, 4 aylık cezai şart tutarı 100.000 liranın ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, davacının dayandığı taahhütname üçüncü kişinin bir yerden çıkartılmasına ilişkin olduğu, böyle bir taahhüt ve kabulün geçerli olamayacağı gerekçesiyle davayı ret etmiştir.
Davaya destek yapılan 22.8.1983 tarihli (tahliye taahhütnamesi) ve aynı tarihli (taahhütnamedir) başlıklı belgelerle, davalı taşınmazını satarken mal sahibi olarak alıcı davacıya karşı İstanbul, Bakırköy Güngören, ..... Caddesi 76 numaradaki dükkanda kiracı olarak oturmakta olan kişinin en geç 1.1.1984 tarihine kadar söz konusu dükkanı boş olarak tarafına terk ve teslim edeceğini, kendisininde adı geçen dükkanı 1.1.1984 tarihinde boş olarak davalıya teslimi kabul ve taahhüt etmiş ve 1.1.1984 tarihinde kiracıyı çıkartamadığı takdirde tahliye edinceye kadar her ay net 25.000 lira ödemeyi yüklenmiştir.
Davalı böylece, dükkanda kiracı olarak oturmakta olan kişinin bu yeri bir tarihte boşaltacağını taahhüt ettiğinden, Borçlar Kanununun 110. maddesi anlamında bir üçüncü şahsın edimini taahhüt etmiştir. Tarafların bağımsız iradeleri ile kurmuş oldukları böyle bir sözleşme anılan yasa hükmü gereğince bağlayıcıdır. Davalı burada, kiracının davacıya karşı tahliye borcu olup olmadığı gösetilmeksizin bağımsız mahiyette kiracının edim ve fiilini taahhüt etmiştir. Bu nedenle üçüncü kişi durumundaki kiracının davacıya karşı borçlu olup olmaması veya bu borcun muteber bulunup bulunmaması davalının taahhüdüne etkili değildir. Kaldı ki 6570 sayılı Yasa kiracının tahliye taahhüdü ile tahliye borcu altına girmesini caiz saymaktadır.
Davalı, taşınmazı satmış ise de, kiracı ile anlaşarak onun rızası ile taşınmazdan çıkmasını sağlaması mümkündür. O halde olayda objektif imkansızlık durumu da yoktur ve dayanılan taahhütnamelerin BK.nun 19 ve 20. maddelerine, aykırı olduğu kabul edilemez.
Öte yandan davalının taahhüdü şartlı değil, kesindir. Davalı tarafından ileri sürüldüğü gibi, davalının borcu kiracının dükkanı davalıya teslimi haline ve şartına bağlanmamıştır.
Taahhütnameye göre kiracının çıkartılması için davacının yapması gerekli bir işlem de söz konusu edilmemiştir. Bu yönden davacının taşınmazı iktisap ettikten sonra bir ay içinde harekete geçmediği yolundaki davalı savunmasının da reddi gerekir.
Davalı hukuken geçerli olarak davacıya karşı kiracının taşınmazı tahliye edeceğini taahhüt ettiğinden, aykırılık hali için üstlendiği cezai şartı ödemekle sorumlu tutulmalıdır.
Bu nedenlerle mahkemenin taahhüdün geçerli olmadığı gerekçesi ile davayı reddi yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
SONUÇ : Kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA istek olursa peşin harcın iadesine, 7.10.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.