 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1985/1307
K: 1985/2526
T: 15.04.1985
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı tarafa 25.11.1982 tarihinde narenciye bahçesindeki mahsulünü sattığını, sözleşmenin 4. maddesi hükmüne göre mahsulün 15.3.1983 tarihinde tamamen toplanmasının gerektiğini, ancak bu hükme uyulmadığını bu nedenle kararlaştırılan 250.000 lira tazminatın ödetilmesini istemiştir. Davalı taraf mahsulün 10 günlük bir gecikme ile toplandığını, bu gecikmenin davacıya ve nede bahçeye zararı olmadığını, gecikmeye hava şartlarının neden olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; sözleşmeye göre 10 günlük gecikme var ise de bu gecikmeden dolayı bir zarar meydana gelmediğinin bilirkişi raporu ile belirlendiğinden ve ceza şartı olarak düşünülse dahi hava şartalır nedeni ile gecikme olduğu için davalı tarafın kusuru da bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenip sonradan davalı Hüseyin Özdemir'e devredilmiş bulunan 25.11.1982 tarihli sözleşmeye göre mahsulün 15.3.1983 tarihinde tamamen toplatılmış olacağı ve sözleşmeye uymayan tarafın diğer tarafa 250.000 lira tazminatı ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede belirlenen tarihte mahsulün toplanmamış olduğu çekişme konusu değildir. Kararlaştırılan tazminatın ceza şartı niteliğinde bulunduğu açıktır. Borçlar Kanunun 158/2 maddesinin (akdin muayyen zamanda icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem aktin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğerki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul etmiş olsun) hükmü uyarınca davacı 14.3.1983 tarihinde ihtar göndererek aktin icrasını aksi halde tazminatı isteyeceğini bildirmiş ve 17.3.1983 tarihinde bu davayı açarak tazminatını istemiştir. Sözleşmeye aykırılık belirgin olduğuna ve davacı daha önce ihtar çekip hemen davayı açtığına göre davacının ceza şartını isteme hakkı vardır. O halde davalıların tacir olup olmadıkları incelenmeli, Türk Ticaret Kanunun 24 ve Borçlar Kanunun 161/son maddeleri hükümleri gözetilmek suretiyle tazminata hükmedilmelidir. Aksine düşüncelerle davanın reddi yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 15.4.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.