 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1985/13141
K: 1986/7148
T: 20.06.1986
DAVA : Hükmün müddeti içinde temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 4.11.1985 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İtiraza uğrayan ve dava konusunu teşkil eden borç kalemlerinin sıra cetveline alınması ve kaydı için müflisin beyanına başvurulmalıdır. Ancak; müflisin tek başına kabulü bu alacağın sıra cetveline alınmasına yeterli sayılamaz. Müflis ile İflas masasından alacaklı durumda olduğunu iddia eden kişi arasındaki borcun doğumunu ve varlığını usulüne uygun şekilde ortaya koyan hukuki ilişkiyi ispat eden delil ve belgelerin mevcut olması gerekir. Eğer borcu doğuran sebep, bir senet veya yazılı bir belgeye dayanmakta olmasına rağmen, Yasa yönünden himayeye şayan bir durum arzetmiyor ve başlı başına borcun varlığına kifayet etmiyor ise ya da kifayet etse bile, borçluya ait ticari defter ve kayıtlar gibi diğer delillerle teyit edilmiyor ise, borç doğuran bu hukuki ilişkinin varlığı, hele itiraz varsa, mutlaka araştırılmalıdır ve inandırcı delillerle saptanması halinde sıra cetveline alınması mümkündür.
Olayda; itiraza uğrayan alacak kalemleri, çek vasfını haciz olmayan belgelere dayanmaktadır. Bu belgelerin hangi hukuki ilişki nedeniyle düzenlendiği tespit edilmemiştir. Mücerret borçlu davalıların bu belgelerde kayıtlı miktarları borçlu bulunduklarını kabul etmeleri ile yetinilip ve iflas idaresinin başka bir delil aramadan, mübrez ticari defterlerde bu konuda bir kayıt olup olmadığını tespit etmeksizin masa borcu olarak sıra cetveline kaydetmesi isabetsizdir.
Mahkemenin bu konuda gerekli araştırma yapılmadan ve müflisler tarafından kabul edildiğinden bahisle noksan inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.
Tabii ki, borcun varlığının tespiti yönünden, davanın şekli ve itiraza uğrayan alacağın miktarı, tarafların sıfatı, açısından üçüncü kişilerin muvazaa iddiasını her türlü delille ispat hakkına sahip oldukları hususu, tanık dinletme isteği bakımından nazara alınmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda yazılı nedenle yerinde görülmekle, hükmün İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 20.6.1986 gününde, oybirliğiyle karar verildi.