 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1985/11971
K: 1986/6664
T: 03.06.1986
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Müflis T.E. San. Tic. A.Ş. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 30.9.1985 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İflas idaresi'nin işlemlerine karşı şikayet yoluna başvurulabilir. Ancak, yasanın çözümünü mahkemeye bıraktığı hususlarda bu yolla sonuç almak mümkün değildir. (Bkz. İcra ve İflas Kanunu'nun 227 ve 16. maddeleri) zira, İİK'nun 16. maddesinde açıklandığı üzere "kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar"a ilişkin işlemler, icra tetkik merciilerinin şikayetle ilgili görevleri dışındadır.
Müştekiler vekilleri 3.6.1986 tarihli dilekçeleriyle icra tetkik merciine başvurarak, "müflis T.E. San. A.Ş." iflas idaresinin 28.6.1985 gün ve 1985/143 sayılı kararının iptal edilmesini istemişlerdir. İflas İdaresinin bu kararı "özetle müflis şirketten alacaklı" S. A.Ş.'nin, sıra cetvelinin 706 sıra numarasında kayıtlı olup, halen İİK'nun 235. maddesi hükmü anlamında silinmemiş durumdaki 5.833.434.666 TL'lık alacağının kayıtlı haliyle sıra cetvelinde kalmasına ilişkindir.
Şikayetin amacı sıra cetvelinde yer alan bu alacağın cetvelden çıkarılmasına, yasal deyimi ile terkinine yöneliktir. Bu amacı sağlayacak hak arama yolu İİK'nun 235. maddesiyle düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin verilmesinin ilanından yedi gün içinde iflasa karar veren mahkemeye müracaatla dava açmaya mecburdurlar. Başkasının kabul edilen alacağının terkini davasının da bu tür davalardan olduğu ve özelliği maddenin 2. ve 3. fıkralarında belirtilmiştir. Şikayete konu alacağın, daha önce, İİK'nun 223/2. maddesine göre iflas dairesinin itirazına uğramış ve tetkik merciinin bu itirazı, iflas idaresini tahkik ve incelemeye yönlendirir biçimde karara bağlamış olması, yukarıda açıklanan yöntemsel durumu etkilemez ve değiştirmez.
Açıklanan bu durum karşısında yasayla belli bir dava yolu ile aranabilecek bir hakka ilişkin istemin, görevi dışında kaldığı için tetkik merciince çözümlenemeyeceği ve bu nedenle reddi gerektiği düşünülmeden, şikayetin kabulü ile yazılı biçimde karar verilmesi isabetsizdir.
Yaratacağı sonuçlar itibariyle bu şikayette masayı temsilen iflas idaresinin taraf olmasında hukuki yarar vardır ve bu yarar, doğal olarak temyize de hak verir. Tetkik mercii kararı da göreve ilişkin yönüyle temyiz edilebilir niteliktedir.
SONUÇ : İflas idaresinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 3.6.1986 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1 - 17.7.1985 tarihli merci kararının temyiz kabiliyeti yoktur, kesindir.
Temyizi mümkün kararlar İİK'nun 363. maddesinde gösterilmiştir. Bu maddenin 10. bendinde sıraya dair şikayet ve itirazın red ve kabulüne dair merci kararlarının, 2494 sayılı Kanun'la eklenen 17 bend ile İİK'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının 2. bendine göre iflası idare edenlerin ücretleri ile hesap pusulalarının tasdikine dair merci kararlarının temyiz edilebileceği açıktır.
17.7.1985 tarihli mercii kararı, İİK'nun 363. maddesinde sayılanlar dışında kalmaktadır. Bu kanunun başka bir maddesinde de temyiz yolunu açan özel bir hüküm yoktur.
O halde, müflis şirketin tasfiyesini sağlamakla görevli iflas idaresinin 16.8.1985 tarihli temyiz dilekçesinin reddi zorunludur.
2 - 17.7.1985 tarihli merci kararını, müflis şirkete ait masanın kanuni mümessili olan İİK m. 226 iflas idaresinin temyize hak ve yetkisi yoktur. Şöyle ki: İİK'nun 226. maddesi uyarınca, öncelikle masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi gerçekleştirmekle yükümlü olan ve masayı temsille görevli bulunan iflas idaresi, iflas dairesinin memurluğunun murakabesi altındadır İİK m. 223/1.
Temyize konu son merci kararının verildiği tarihte yürürlüğe girmiş ve evvelki uygulamalara açıklık getiren 3222 sayılı Kanun'la değişik İİK'nun 227. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereği İcra Tetkik Mercii, iflas idaresini murakabe yetkisine sahip bulunan iflas dairesinin de üstü olup, kanun'un deyimi ile İflas idaresi üzerinde gözetim yetkisine sahiptir. Merciin bu yetkisini kullanmak suretiyle verdiği karar, iflas idaresince uyulması mecburi bir metin ve emir teşkil eder. Bu karara karşı iflas idaresinin Yargıtay nezdinde temyiz yoluna gidebilmesi imkanı tanınmadığı gibi, bırakılan temyiz hakkını, itiraz yetkisi dahi mevcut değildir.
İflas idaresi bu karara uymak zorunluluğu altındadır. İflas idaresinin mesuliyetinden bahseden İİK'nun 227. maddesi gayet açıktır. Nasıl ki, icra memuru, karar ve işlemlerini bozan merci kararına karşı itiraz veya temyiz yoluna gidemez ise, iflas idaresinin durumu da bundan farklı mütalaa edilemez. Aksi halin kabulü, diğer bir deyimle iflas idaresinin işlemini bozan merci kararına karşı bu idareye temyiz ya da direnme hakkının verilmesi sisteme ters düşer, merci kararlarının uygulanmasını hiç olmazsa belli bir süre geciktirme gibi, burada sayılamayacak kadar fazla mahsurlar doğurur.
Kararını ve işlemini bozan merci kararını uygulanmasını geciktiremeyen, gözardı edemeyen, ısrar yetkisi olmayan iflas idaresi, sadece uymakla mükellef tutulduğu bu karara karşı, itiraz ya da temyiz hakkına sahip değildir, karar gereğine uymalıdır. Zira merci kararı bir emir niteliğindedir.
O halde, esasa girilmeksizin 16.8.1985 tarihli temyiz dilekçesinin bu bölümde açıkladığım nedenlerle dahi reddi icap ederdi.
3 - Temyiz edenin sıfatı ve kararın niteliği açısından, olayda esasın incelenmesine gerek bulunmamakla beraber, çoğunluk görüşü karşısında kısaca aşağıdaki hususlara da temas etmekte fayda görmekteyim.
İcra memurunun uygulayacağı İİK'nun 140, 142. maddeleri, iflasta gözetilecek İİK'nun 235. maddesi hükümlerinin iflas idaresinin görev ve sorumluluğundan bahseden ve bunlara karşı şikayet yolunu açık tutan İİK'nun 227. ve İİK'nun 16. maddelerle karıştırılmaması lazımdır. Kaldıki, mahkemece çözümlenmesi gereken bir husus şikayet konusu edilmiş ise, bu hal merciin görevsizlik kararı vermesini değil o şikayetin bu nedenle reddedilmesini gerektirir.
"İflas idaresinin sıra cetvelini düzenlerken kurallara aykırı hareket ettiği iddiası var ise, bu halde sıra cetveline karşı başvurulacak yol, şikayet yoludur. İflas idaresinin uymak ve re'sen yapmak zorunda olduğu bütün hususlardan dolayı şikayet yoluna gidilebilir İİK m. 227. Sıra cetvelinin bu düzenleme noksanlıklarına karşı olacaklarının hatta müflisin şikayet hakkı vardır Prof. B. Kuru. İflas ve Konkordato Hukuku - Cilt 2, s. 306, 307)".
Olayda, iflas dairesi İİK'nun 223/2. fıkrasının birinci bendinin kendisine tanıdığı maddede aynen yazılı olduğu biçimde idarece kabul edilen alacaklar dan 706 sıraya alınmış olanına karşı yasal itiraz hakkını kullanmıştır. Merciin 10.4.1985 tarihli 1985/595-595 sayılı kararı ile iflas dairesinin memurluğunun bu şikayeti benimsenmiş kabul edilmiştir. Bu karar kesindir. İflas idaresince uyulması zorunludur. İflas idaresinin, itiraz hakkını kullanmak süresi geçmeden bu cetveli iddiaya göre 1 Nisan 1985'te ilan etmesi hatta bir kısım alacaklıların İİK'nun 235. maddesine göre dava açmaları sonuca etkili değilndir. 10.4.1985 tarihli merci kararı karşısında, 706 sıradaki anlaşmazlık konusu alacak kaydı bakımından ortada ilan edilebilme haline gelmiş, oluşmuş ve bu hüviyeti kazanmış bir sıra cetvelinin ve kaydedilmiş bir alacağın varlığından bahsedilemez.
Nitekim, iflas idaresi 1.4.1985 tarihli ilana rağmen, bu cetvelin düzenlenmesi ile ilgili yeni bir kaç karar vermiş ve 10.4.1985 günlü merci kararına ters düşer nitelikteki 28.6.1985 tarih 143 sayılı kararı şikayet konusu edilmiştir.
Bu nedenlerle, çoğunluğun görevle ilgili bozma sebepleri yasaya ve dosyaya uygun değildir.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı gerekçeye göre, iflas idaresine ait 16.8.1985 tarihli temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. Bu dilekçe ele alınarak merci kararı bozulamaz. Kaldı ki, esasla ilgili ve göreve ilişen bozma görüşüne de katılmıyorum.