 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1985/11175
K: 1986/5322
T: 05.05.1986
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii karanını müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.9.1985 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Borçlu vekili tarafından verilen 16.12.1983 tarihli itiraz dilekçesi ile yetkili yerin İstanbul olduğundan bahis ile yetkisizlik itirazında bulunulmuştur. Takibe dayanak senetlerde borçlunun adresi Eminönü'dür. Takip talepnamesinde de borçlunun adresi Eminönü olarak gösterilmiştir. Senetlerde de yetkili yer olarak İstanbul Mahkemeleri kabul edilmiştir. Bu duruma göre yetki itirazının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mercii kararının İİK.'nun 366 ve HUMK.'nun 428 inci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 5.5.1986 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İİK.'nun 363 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının 2 nci bendine göre, tetkik merciinin "yetkisizliğe" ilişkin kararlarının temyizi mümkündür. Yetki itirazının reddine ya da başka bir anlatımla icra dairesinin yetkili olduğuna ilişkin mercii kararları kesindir. Maddenin bu bentteki sözcükleri, değinilen kurumsal kavramlar açısından bilinçle seçilmiştir ve anlatım başka türlü yoruma yol açmayacak biçimde açıktır. Bu maddenin gerekçesinde "tetkik mercii kararlarına karşı temyiz yolunun mümkün mertebe icra takibini sekteye uğratmayacak surette tanzimi düşüncesinden söz edilmiştir, Yasa koyucu "alacaklıların çabuk bir şekilde alacaklarına kavuşmalarını mümkün kılmayı" amaçlamış, ancak önemli ve gerekli gördüğü konulara ilişkin mercii kararları için temyiz yolunu açmıştır. Kısaca, mercii kararları için kesinlik kuraldır. Temyiz kaabiliyeti olanlar kuralın istisnası olarak ayrıca gösterilmiştir.
İİK.'nun, başlangıcından bu yana geçirdiği değişikliklerle birlikte incelendiğinde, yetki itirazının reddine ilişkin tetkik mercii kararlarının kesin oldukları daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkar.
4 Eylül 1932 tarihinde yürürlüğe giren 2004 sayılı İİK.'nun 363 üncü maddesi kötü niyetle temyiz halinde yapılacak işlemi gösteren üç satırlık kısa bir kuruldan ibarettir. Bu yasanın "salahiyet" başlığını taşıyan 50 nci maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları da aynen şöyledir.
"(Fık.2) selahiyet itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, Tetkik Mercii tarafından ince salahiyet meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
"(Fık.3) karar, salahiyetsizliğe dair ise, on gün içinde temyiz olunabilir."
3.7.1940 tarihinde kabul edilen, İİK.'nun bazı maddelerini değiştiren (3890 sayılı) Kanun, Yasanın 363 üncü maddesini, biçim ve içerik açısından büyük ölçüde bugün yürürlükte olana benzer bir duruma getirmiş, 50 nci maddenin 3 üncü fıkrasındaki kuralı da bu maddeden çıkararak 363 üncü madde içine almıştır.
".. önce salahiyet (yetki) meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. " kuralı halen de yasanın 50 nci maddesinin içindedir.
Bütün bu nedenlerle, yetki itirazının redini içeren tetkik mercii kararı kesin iken, kararın bozulması biçiminde oluşan çoğunluk görüşüne karşıyım.