 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/7416
K: 1986/161
T: 24.01.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Soma Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 29.5.1985 tarih ve 606-145 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalınınmüvekkili bankaya 300.000 lira borcu bulunduğunu, ödemediğini yapılan takibe itiraz edildiğini belirterek 300.000 liranın faiz ve inkar tazminatı ile birlikte tahsili talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, banka şubesinin dava açma yetkisi bulunmadığını, asıl borçlunun Şefik olup müvekkilinin bankaya bir borcu olmadığı gibi, müşterek borçlu ve müteselsil kefil de olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, ilgili dosya, belgeler ve bilirkişi raporu gereğince 170.419.15 liranın faiz ve inkar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu olayda, banka şubesince dava dışı kimseye davalının kefaleti ile açılan kredi ilişkisi nedeniyle oluşan borcun tahsili için banka şubesi yetkilisinin (özellikle şube müdürünün) dava açma hakkı olup olmadığı, diğer bir deyişle, banka şubesinin davada taraf olup olamayacağı tartışma konusu yapılmış bulunmaktadır.
Sorunun çözümlenebilmesi için şubenin başında bulunan mümessilin sıfatı ve yetkilerinin ne olduğu hususu açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Şube başında bulunan kişiye şubenin mevzuu içinde kalma koşulu ile şube işlemlerinin gerektirdiği bütün sözleşmeleri akd ve yerine getirme yetkisi verildiğine göre, bu yetkinin BK.nun 49. ve onu izleyen maddelerinde düzenlenmiş bir ticari mümessili olduğunun kabulü gerekir. Ticari mümessiller ise, özellikle dış ilişkilerde kanunun tayin ettiği ayrık durumlar dışında yetkileri sınırlandırılmayacağından; fevkalade mahiyet taşısa bile, şube mevzuu içinde kalma koşuluyla her türlü işlemleri işletme adına akd ve ifasına yetkili bulunmaktadırlar. O halde, şube başında bulunan ve ticari mümessil yetkisini havi banka müdürünün BK.nun 450 ve 451. maddeleri hükümleri ile 435/2. maddesinin mefhumu muhalifinden şube mevzuu içinde kalma koşuluyla sözleşme yapmaya, semeni tesbit ve tahsile, sulh ve tahkime, davada aktif ve pasif husumet ehliyetine haiz olma yetkisine, bono, poliçe ve çek düzenlemeye yetkili olduğunun kabulü gerekmektedir. Esasen, Yargıtay'ın içtihatları bu yönde olduğu gibi (Yargıtay Ticaret Dairesi 1.10.1963 gün ve 1638/3600 sayılı kararı, Yargıtay HGK. nun 15.1.1963 gün ve gün ve 55/T.D. 600 sayılı kararı) doktrinde de bu hususlar yukarıda açıklandığı şekilde kabul edilip savunulmaktadır (Bkz. Prof. H. Arsanlı, Kara Ticaret Hukuku Umumi Hükümler, İst. 1960 s. 104-106, 166-172, Prof. Poroy İst. 1983, s. 43-44). O halde, mahkemece itirazın iptali davasının banka şube yetkilisince açılmasında usule aykırılık olmadığı şeklindeki kabulünde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle mahkeme kararının ONANMASINA, 24.1.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.