 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/6825
K: 1986/603
T: 11.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asl. 5. Ticaret Mahkemesince verilen 15.7.1985 tarih ve 85-428 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin ana mükavelesinin 14 üncü maddesi ve yönetim kurulunun 16.4.1979 tarihli kararı ile (E.D.)'in şirketi temsil ve ilzama tam yetkili kılındığını 25.10.1979 tarihli olup (E.D.)'in imza ve şirket kaşesini havi borçlarına senedi ile ve 7 adet çek karşılığında müvekkilinin davalı şerkete 2.950.000 lira borç para verdiğini, çeklerde sadece (E.D.)'in imzasının ve şirket kaşesinin yeterli olmasına rağmen, esasen şirketin yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin de çeklerin çift imza ile kullanılmasının müteamel olması nedeniyle çeklere imza koyduğunu, çeklerin çift imza ile kullanılmasının müteamel olması nedeniyle çeklere imza koyduğunu, çeklerin tahsil edilemediğini öne sürerek şimdilik 5 çek tutarı (2.150.000) liranın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve sonraki dilekçelerinde, ana sözleşmenin 13 üncü maddesine göre 25.10.1979 tarihli borçların senedinin çift imzalı olmaması nedeniyle şirketi ilzam etmeyeceğini, kaldı ki gerçek bir borçlanmayı aksettirmediğini yönetim kurulu üyesi davacı ile (E.D.)'in anlaşarak şirketi asılsız borç altına sokmaya kalkıştıklarını, şirket hesabının o tarihlerde 7.355.992 lira gibi bir rakkam gösterirken bahsedilen borcu almasının hiçbir gereği olmadığını, şirket temsilcisi (E.D.)'in şirketin mali ve idari işler müdürü olan davacıya gerektiğinde çekleri kendi çıkarına doldurmuş ve kaşeyi de basarak şirketi takibe kalkıştkığını, esasen Türk Ticaret Kanunu'nun 334 üncü maddesine göre şirket ortağının şirkete borç vermesinin batıl olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delil ve belgelere, bilirkişi incelemesi ve alınan 4.2.1985 tarihli rapor ve tüm dosya içeriğine dayanılarak, kural olarak şirketin temsilcisi olan davacının kendi yararına sözleşme ve işlem yapamayacağı, ancak temlis olunan için zarara uğrama söz konusu değilse yapılan sözleşmenin geçerli olacağı, oysa davacının bu durumu kanıtlayamadığı gibi davalının söz konusu çeklerin kaybolduğunu, ödenmemesi için düzenlendiğini ve bu çeklerle alacaklı olduğunu ispat edemediği sonucuna varılarak, dava reddedilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve esas borç ilişkisi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 4.2.1985 tarihli raporda davacının borç olarak şirkete verdiğini iddia ettiği 2.950.000 liranın şirket defterlerinde kasaya girmiş göründüğü belirtilmiş ise de bankadan celbedilen hesap ekstrelerinde böyle bir paranın şirket hesabına girdiğinin gösterilmemiş olmasına, yine davacının borç para verdiğine delil olarak ibraz edilen 25.10.1979 tarihli borçlanma senedinin şirketi temsil ve ilzama yetkili iki kişi tarafından imzalanmamış olması nedeniyle şirket hakkında hüküm ifade edecek nitelikte olmamasından dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONUNMASINA, 11.2.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.