 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/6798
K: 1986/618
T: 11.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 26.9.1985 tarih ve 465-728 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı ve mukabil davalı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifte üye bulunan diğer davalının üyelik haklarını (3.000.000) lira bedelle devraldığını ileri sürerek ortaklık haklarının müvekkiline geçtiğinin tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevabında davalı (G.)'in kooperatifte ortak olduğunu, payını devrettiğine dair bir müracaat olmadığından devir yapılmadığını, müvekkiline husumet düşmeyeceğin savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı (G.) vekili cevabında; 13.10.1983 tarihli devir sözleşmesinin geçersiz bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunca verilmiş bir kabul kararı olmadıkça devrin mümkün olmayacağını, davacının verilen vekaletten de azledildiğini savunarak davanın reddini onayacağını, davacının verilen vekaletten de azledildiğini savunarak davanın reddini istemiş, mukabil dava olarak da devir sözleşmesinin feshini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere, davalı (G.)'a tahsis olunan dairenin tapusunun kooperatif üzerinde bulunmasına, tapulu bir taşınmazın adi suretle devrinin mümkün bulunmayıp esasen geçersiz bulunmasına dayanılarak, davanın ve davanın ve karşı davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm davacı ve mukabil davalı (İ) vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalılardan (G.) arasında akdedilen 13.10.1983 tarihli sözleşme hukuki niteliği itibariyle kooperatif ortaklığının devrini amaçlayan bir anlaşmadır. Davalı (G.) diğer davalı kooperatifin yapı kooperatifi olması sözleşmesinin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şeklinde nitelendirilmesini gerektirmez.
Davalı kooperatif davaya verdiği cevapta devre kendileri yönünden bir sakınca bulunmadığını bildirmiş ve kooperatif ana sözleşmesinde de buna engel olacak bir hüküm mevcut olmadığı tesbit edilmiştir. Bu durumda mahkemece davanın kabulüne ve ancak davalılardan kooperatif davaya sebebiyet vermemiş olması dolayısıyle masraf ve vekalet ücreti yönünden dikkate alınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 11.2.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.