 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/6245
K: 1985/6410
T: 25.11.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen 31.5.1985 tarih ve 81-341 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkili şirkete nakliyat sigortalı (sodyum tripolifosfat) maddesinin davalıya ait gemi ile taşınması sonucunda noksan tahliye ve teslim edildiğini ileri sürerek sigortalıya ödenen 800.575 liranın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, kargo raporunda noksanlığa dair bir kayıt bulunmadığı, malın supalan tahliye edildiğini, kaldı ki % 2 yi aşmayan fireden taşıyanın sorumlu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak malın gemiden noksan tahliye edildiği, noksanlığın tahliyeden sonra meydana geldiğine dair delil olmadığı, taşınan malın mahiyeti icabı fire verecek bir mal olmayıp torbalar halindeki ambalajların kifayetsiz olduğuna dair de bir kaydın bulunmadığı gerekçeleriyle davanın aynen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
TTK.nun 1065. maddesi hükmü gereğince gönderilen malların teslim alınmadan muayenesinin nasıl ve hangi mercilerce yaptırılacağı açıklanmış bulunmaktadır. Dosyada, böyle usulüne uygun bir muamele yapıldığına dair bir kanıt olmadığı gibi TTK.nun 1066/1. maddesi gereğince noksanlıktan dolayı taşıyana veya temsilcisine yazılı bir ihbar yapıldığı da iddia edilip kanıtlanmış değildir. Bu durumda TTK.nun 166/3. maddesi gereğince taşıyanın, malları konşimentoda yazılı olan halde teslim ettiği ve şayet mallarda bir ziya veya hazar sabit olursa bu zararın taşıyanın sorumlu olmayacağı bir sebepten ileri geldiği kabul edilmek lazım gelir. Hernekadar aynı madde son cümle hükmü gereğince bu karinenin aksi isbat olunabilirse de, davacı taraf bu konuda da kabul edilebilecek bir delil getirmemiş olmasına göre davanın reddi gerekirken kabulüne ilişkin hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 25.11.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.