 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/525
K: 1985/2340
T: 11.02.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Bursa 5. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 10.10.1984 tarih ve 579-657 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ile davalı arasında 12 Aralık 1978 tarihinde bir kollektif şirket kurulduğunu, şirketin iki kişiden oluştuğunu, murisin 9.4.1984 tarihinde öldüğünü, mirasçıların 7.6.1984 tarihli ihtarname ile kollektif şirkete dahil olma yetkisini kullanmayacaklarını bildirdiğini, bu şekilde şirketin yasal olarak infisah ettiğini belirterek anılan şirketin sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirket sözleşmesinin 3 ncü maddesine "Ahmet İhsan'ın vefatında şirket infisah etmiyerek varisler ortaklığı devam ettireceklerdir. Bunun haricinde Orhan İbrahim ve Ahmet İhsan varisleri olarak on yıldan sonra ve bir sene önce ihbar kaydı ile ortaklıktan ayrılabileceklerdir" hükmünün yer aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve ilgili belgelere göre şirket mukavelesi 1.1.1979 tarihinde düzenlenmiş ve kurulma aşamasında bütün koşullar belirlenmiştir. Aradan 10 yıllık süre geçmemiştir.
Taraflarca serbest irade ile oluşan ve Bursa Ticaret Sicil Memurluğunun tescil yazısından şirketin 14.12.1978 tarihinde tescil edilmesine göre akden bu şartı gerçekleşmemiş gerekli ihbarda yapılmamış olduğuna göre davacıların akdi fesh etme yetkileri yoktur gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yukarıda özetenmiş bulunan uyuşmazlığın çözümü için öncelikle iki hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bunlardan ilki, kollektif şirket ana sözleşmesinde ortaklardan birinin ölümü halinde şirketin onun mirasçılarıyla devam edeceğine ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, mirasçıların bu şirkete ortak olarak girmek zorunluluğu (yükümlülüğü) altında olup olmadıkları, diğeri ise, böyle bir zorunluluk mevcut olmadığı takdirde iki kişilik kollektif şirketlerde ölen ortağın mirascılarının şirkete katılmama isteklerini açıklamaları ile şirketin infisah etmiş duruma girip girmediği hususlarıdır.
Kollektif şirketlede ortakların şirketten ayrılmasıyla ilgili bölümde ölüm halini düzenleyen TTK.nun 195. maddesinin ilk fıkrasında, ana sözleşmede ölen ortağın mirascılarıyla şirketin devam edeceğine dair bir hüküm bulunmadığı ve mirasçıların da şirkette kalmak istemedikleri takdirde, diğer ortaklarca ne gibi işlem yapılacağı açıkca düzenlenmiş bulunmaktadır. Ölen ortağın mirasçılarıyla şirketin devam edeceğine ilişkin ana sözleşmede açıklık bulunmasıyla ilgili aynı madenin ikinci fıkrasında ise, bu konuda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Kollektif şirket ana sözleşmesinde yer alan böyle bir hükmün yani, şirketi mirasçılarla devam ettirmeye ilişkin yükümlülüğün ölen ortağın mirasçılarını değil, ana sözleşmeye bu konuda imzasını koymuş sağ kalan ortakları bağlaması gerektiğinin kabulü zorunlu bulunmaktaır. Zira, murisin sağlığında yaptığı bir şirket mukavelesiyle, mirasçıların kendi iradeleri dışında bir şirkete ortak olmaya, tacir olmaya zorlamasının mümkün olduğunun kabulü, Medeni Kanunda yer almış bulunan şahsiyet haklarına aykırı düşer. Öte yandan bir kollektif şirket ana sözleşmesi MK.nun 461. ve onu izleyen maddelerinde yer almış bir vasiyetname veya miras mukavelesi de olmadığına göre, böyle bir sözleşmede yer almış bulunan şirketin mirascılarla devam edeceğine ilişkin hükmün aynı Yasanın 462. maddesinde belirtilen bir yükümlülük olduğu da kabul edilemez. Nitekim, doktrinde de muris tarafından kollektif şirket ana sözleşmesine konulan bu nevi hükümlerin ölenin mirasçılarına bir (yükümlülük) değil, şirkete katılma konusunda kendilerine bir (hak) sağladığı kabul edilmekte ve bu şekilde ana sözleşmeye konulan şartı da üçüncü şahıs yararına sözleşme (şart) olarak tavsif edilmektedir. (Bkz. Dr. Y. Karayalçın, Şirketler Hukuku, Ankara-1965, s. 192-194; Proy-Tekinalp-Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku, İstanbul-1978 C. I. s. 149-150). O halde, dava konusu olayda da, kollektif şirket ana sözleşmesinin 3. maddesinde yer alan şirketin, ortaklardan davacıların murisi A.İhsan'ın vefatında onun varisleriyle devam edeceğine ilişkin hükmü, adı geçen ortağın mirasçıları lehine konulan bir şart olarak kabulü gerekir. Bu şartın miracıları kendi arzuları hilafına bağlayacağına ilişkin mahkeme kabulü ise isabetsiz bulunmuştur.
Çözümlenmesi gereken diğer hususa yani, kollektif şirketlerde bir ortağın ölümü ve ölenin mirasçılarının şirkette kalmayı arzu etmedikleri takdirde şirketin infisah etmiş olduğunun tespitini isteyip isteyemeyecekleri sorununa gelince; TTK.nun 195. maddesinin genel düzenleme şekline göre, ölen ortağın mirasçılarının böyle bir imkana sahip olmadıklarnın kabulü gerekmektedir. Sağ kalan ortaklar şirketin devamına karar verirlerse, ölenin mirasçıları ancak murisin payı üzerindeki miras hisselerinin kendilerine verilmesini isteyebilirler, yoksa şirketin feshini istemeyemezler. Bu kural ikiden fazla ortaklı kollektif şirketler için geçerli ise de, iki ortaklı kollektif şirketler de aynı şey söylenemez. Zira, TTK.nun 153. maddesinden de anlaşılacağı üzere ancak gerçek kişiler arasında kurulabilen bir kollektif şirket en az iki ortaklık olmak zorundadır. Bu iki ortakdan birinin ölümü ile, Ticaret Kanununda açıkça zikredilmemiş olmakla birlikte, ölen ortağın mirasçılarının bulunmaması veya bulunup da şirkete katılmamaları hallerinde bu şirketin bünyesindeki özellik icabı (tek kişi bir şirket de olamayacağına göre) bu şirketin infisah etmiş olduğunun kabulü gerekir. Dava konusu olayda da şirket ana sözleşmesinde kendilerine ortak olarak devam edebilme hakkı tanınan ölen ortağın mirasçıları, üç aylık süre içinde bu haklarını kullanmayacaklarını bildirdiklerine ve sağ kalan diğer tek ortakla bir kollektif şirketin de devamı düşünülemeyeceğine göre, şirketin kendiliğinden infisah etmiş olduğunun kabulü icap etmektedir. Bir an için iki kişilik ortaklıkta ortaklardan birinin ölümü halinde, TTK.nun 199. maddesinin yani, fesih ve tasfiye olmaksızın şirket aktif ve pasifinin sağ kalan ortağa terk ve tahsisinin kıyasen mümkün olup olamayacağı hususu da bir tartışma konusu olarak ele alınması düşünülebilirse de, dava konusu olayda sağ kalan tek ortağın bu yönde bir talebi de bulunmadığına göre, bu husus tartışma konusu yapılmamıştır.
O halde, yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınarak, davacıların istemi olan, iki kişilik kollektif şirketin infisah etmiş olduğunun hükmen tespiti talebinin kabulü ile bu kabulün doğal sonucu olarak şirketin tasfiyesine de karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.2.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.