 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/4677
K: 1985/6377
T: 22.11.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asl. 2. Ticaret Mahkemesince verilen 4.11.1985 tarih ve 1309 - 476 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekili şirketin çikolata ve şekerleme sanayiinde Avrupanın önde gelen müeseselerinden olduğunu, değişik mamulleri için kullandığı markalar arasında draje tabir edilen belirli bir mamulü için markasını kullanıp bütün dünya'da olduğu gibi 1993 tarihine kadar geçerli olmak üzere bu markasını Türkiye'de de tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu marka ile tanıttığı mamulüne ihtiva eden plastik kutuların hem şekilleri ve hem de, özellikle kapakları hususi bir tertibatla yapılmış olup bu tertibin Türkiye'de 3.4.1988 tarihine kadar ihtira beratı ile korunduğunu ve bahis konusu mamulün ancak kullanılacağı zaman açılabilmesi için beratlı kapağın altın yaldızlı bir bantla kapatılıp, bu bandın kapağın her iki tarafına gelen kısımlarında yürek resmi buluduğu, bu resmin içinde ve iki satır üzerinde yapılmış olarak hususi grafijinde lafzi marka yerleştirildiğini, yürek resminin altında dişi olarak drajenin nevi gösterildiğini, hal böyle iken davalının gerek kapak tertibatının gerekse yürek resminin ve yaldız bandı aynen kullanarak ve tüketici istediği zaman davalının bu mamulünün verildiğine, yaptırılan tesbit işlemi sonucunda davalının haksız rekabetinin ve ihtira beratına tecavüzünün sabit olması üzerine kendisine 10.11.1983 tarihli ihtarname gönderilerek tecavüzünün durdurulması istendiği halde davalının eylemine devam ettiğinin tesbit edildiğini öne sürerek, ihtar beratı konusunun davalı tarafından aynen taklit edildiğinin tesbitiyle İhtira Beratı Kanununun 43 üncü maddesi gereğince nevi ve izalesine, taklit sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, TTK.'nun 58/1 inci maddesi anlamında bir haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbiti ile davalının kullandığı kutuların ve kapaklarının ve bunların da haksız rekabet oluşturduğunun tesbitiyle bu bandın baskısı için kullanılan filim, klişe stensil ve benzeri malzeme ve vasıta ve araçlarının imha edilmesine, mahrum kalınan kar olarak 250.000 lira ve keza davalının haksız eylemi müveklinin markasını zayıflatıp iş imkanı önemli nisbette önlemiş olduğundan bahisle şimdilik 150.000 lira maddi 100.000 manevi tazminatın tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle müvekkilinin sadece şeffaf kutularda pazarlama yaptığını, davacının ise meyve cinsine göre ayrı renkte kutularda pazarladığını, öte yandan kutuların kapakları ebatları boy ve kalınlıklarının farklı olduğu gibi kapak üzerindeki ambalajlamanın da tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin ambalajının kağıt üzerine baskı olup kalıp şekillerinin dizaynının da gözle görülür farklılık arzettiğini yazısının yabancı dilde bir ibare olup dalı geniş bir alanı kapsadığını, bir kimsenin aldanarak davacının mamulü yerine müvekkilinin mamulünü Türkiye'de satışının da yapılmadığını, tesbit raporlarını kabul etmediklerini, haksız rekabetten bahsedilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delil ve belgelere, davacının dava konusu mamullerinin Türkiye'ye ithalinin yasak olduğuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 17.4.1985 tarihli yazısına ve davacının mamullerinin Türkiye'de satışının yapılmamakta olduğunun taraflar arasında çekişmesiz bulunmasına dayanılarak İhtira Beratı kanununun 43. maddesinin ceza mahkemesinde uygulanması gerektiğinden davacının Türkiye'de müşteri, kredi, ticari itibar veya iktisadi menfaat kaybetmesinin düşünülemeyeceği ve TTK.'nun 58 inci madde şartlarının gerçekleşmediği ve haksız rekabet oluşmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının tescilli ihtira beratının korunması, davalının bunu taklit etmesine son verilmesi, haksız rekabetin saptanması ve önlenmesi, bu iş için davalının kullandığı malzemelerin imhası, zarar ve mahrum kalınan kar olarak 250.000 liranın ve ayrıca Türkiye'de davacının iş imkanları önlendiğinden 150.000 lira maddi tazminatın davalıdan tahsili, 100.000 lira manevi tazminata hükmedilmesi, verilecek kararın da yayımlanması istemleriyle açılmış tam bir haksız rekabet davasıdır.
Davacının ihtira beratının Türkiye'de de tescilli olduğu tartışmasız olup İhtira Beratı kanunun'nun 43 ve 50 nci maddeleri bu hakka tecavüz edenlere karşı gerek ceza gerekse tecavüzün önlenmesi ve tazminat isteme hakkı ile ilgili hukuk davaları açma yetkisini ihtira beratı sahibi davacıya tanıdığı gibi, TTK'nun 56 ncı maddesinde (Haksız rekabet aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir) şeklinde aynı yasanın 57/5 inci maddesinde (başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak.. Başkasının haklı olarak kullandığı... gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa vermek..) sözleriyle tanımlamamasına ve tesbit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre davalı tarafından daleriyle tanımlamasına ve tesbit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre davalı tarafından davacının tescilli ihtira beratlı şeker draje kutularının aynısı davalı tarafından imal ve istimal edildiği anlaşılmaktadır. Esasen yerel mahkeme de bunun aksini var saymamış, ancak yabancı olan davacının aynı tip draje şeker ve mamullerinin Türkiye'ye ithaline izin verilmediğinden henüz davacı için bir zarar söz konusu olmayacağı görüşü ile davayı reddetmiş ise de, bu görüş, TTK.'nun 56 ve izleyen maddelerindeki hükümlerine ters düşmektedir. Zira TTK'nun 58 inci maddesi davacının açabileceği davaları sıralarken mutlaka bir zarar doğmuş olması şartını aramamış, ancak zarar gören veya "böyle bir tehlikeye maruz bulunan kişi"nin dava hakkı olduğunu açıkladığı gibi aynı maddede (d) bendi hükmünce davacı lehine zarar ve ziyan tazminatı olarak "haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedebilir" denmiştir. O halde, bugün için yerli sanayiin korunması amacıyle aynı mamullerin yurt dışından ithali yasaklanmış olsa bile ekonomik koşullar elverdiğinde ileride bu mamullerin de ithaline izin çıkması her an mümkün olduğu gibi davacının ihtira beratını alıp Türkiye'de de tescil ettirdiği kutuları aynen imal ve istimal ederek onun şöhretinden ve buluşundan ihtiramdan- davalının kötüniyetli olarak yararlanması nedeniyle "zarar tehlikesi" unsuru gerçekleşebilir. kaldı ki iltibas oldukça imalat ve istimalin engellenmesini davacının isteyebileceği, İhtira Beratı Kanunu'nun 50 nci maddesi hükmü olup bunun için muhtemel zararın aranmasına dahi gerek bulunmamaktadır.
O halde mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri değerlendirilmek, davadaki her kalem istem hakkında ayrı ayrı karar verilmek gerekirken, aksine düşünce ile verilmiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıdaki nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 22.11.1985 tarihinde oybiriğiyle karar verildi.