 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/4210
K: 1985/4420
T: 10.07.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Antalya 1. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 18.7.1984 tarih ve 626-475 sayılı hükmün temyizen
tetkiki davalı Mustafa vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin
süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu,
gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, kumar oynadığı sırada, davalı Mehmet'den aldığı (5.000)
liralık borç karşılığında boş olarak imzaladığı, bonunun alacaklı kısmına
davalı Ahmet'in isminin yazıldığını ve onun tarafından da davalı Mustafa'ya
ciro edilerek icra takibine konulduğunu, davalılara bonoda yazılı olduğu gibi (300.000) lira borçlu bulunmadığını ileri sürerek, sahte olarak tanzim edilen bonunun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mustafa vekili, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu savunarak
davanın reddini istemiş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve ilgili ceza dosyasına göre davalı Mehmet'in, davacı tarafından boş olarak verilen bonoyu onun zararına doldurularak
kullandığı, böylelikle güveni kötüye kullanmaktan cezalandırıldığı, bu karar ile dava konusu senedin karşılıksız olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle
davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı Mustafa vekili temyiz
etmiştir.
Borçlar Kanunun kumar ve bahis borcu ile ilgili 505. maddesinin ilk
fıkrasına göre, "Kumar oynayan veya bahis eden kimse tarafından imza edilmiş adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devredilmiş olsa bile, bunlara müsteniden hiçbir kimse hak talep edemez. Kıymetli evrakın hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur."
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi, kumar ve bahis borcu için
düzenlenmiş bir kıymetli evrak bakımından keyfiyeti bilmeyen iyiniyetli
hamiller korunmuş bulunmaktadır. Bu durum karşısında maddenin ilk
cümlesindeki "kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devredilmiş olsa bile bunlara
müsteniden hiç kimsenin hak talep edemeyeceği.." yolundaki hükmü, senedin bu nedenle düzenlendiğini bilen kimseler için sevkedildiği şekilde anlaşılması
gerektiği ortaya çıkmaktadır. Şu halde, bir kambiyo senedinin kumar ve bahis borcu için düzenlenmiş olduğunu bilen ve sonradan bunu ciro yolu ile
devralıp, hamil durumuna geçen kişiye karşı senet keşidecesi bu kişisel
def'ini TTK.nun 599/1 inci maddesinde iki bu kişinin bile bile keşidecinin
zararına hareket etmiş olduğu koşulu aranmaksızın ileri sürebilecektir.
İyiniyetli kıymetli evrak hamilinin haklarının kumar ve bahis borçlarından
dolayı düzenlenen kambiyo senetlerinde de korunması gerektiği Dairemizce de kabul edildiği gibi, (Yargıtay 11. HD. 7.12.1978 gün ve 1978/5360-5460)
doktrinde de bu görüş aynen benimsenip, savunulmaktadır. (Bkz. Prof. N. Bilge Borçlar hukuku Özel Borç Münasebetleri, Ankara - 1962, S. 354-355; Doç. F.
Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara- 1976, S. 95; Prof. F. Tekil, Kıymetli
Evrak Hukuku, İst. 1980 S. 16, 26, 47 vd).
Bu genel açıklamaların ışığında dava konusu olaya dönüldüğünde,
davalılardan bono hamili Mustafa'nın söz konusu bonunun kumar borcu için
düzenlendiğini bildiği, davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülmediği gibi, dinlettiği tanıklarda bu yolda bir açıklamalarda bulunmamışlardır. Ceza dosyasında ise senet hamili mümeyyiz davalı hakkında kamu davası açılmadığı
gibi, keyfiyeti bildiği yolunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Bu durum
karşısında iyiniyetli hamil sıfatı taşıyan davalı Mustafa hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkelere ters düşen
mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı Mustafa vekilinin
temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.7.1985 günüde oybirliğiyle karar verildi.