 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/4169
K: 1985/5613
T: 15.10.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul 4. Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 3.5.1985 tarih ve 45 - 353 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı bankanın muhtelif şubeleri tarafından müvekkili bankanın Bakırköy şubesine 10 adet (1.310.005.010.96). TL. tutarında teminat mektubu veridiğini, bunların bedellerinin tediyesi için talepte bulunulmuş ise de, davalının ödemeden imtina etitiğini, oysa banka teminat mektubu garanti akdi niteliğinde olup, alacaklıya ilk talebinde ödenmesi gerektiğini belirterek (1.310.005.010.96) TL. nın işlemiş % 48.5 temerrüt faizi olan (16.038.460) TL. ile birlikte toplam (1.326.043.470.96) TL. olarak davalıdan tahsilin italep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, dava konusu teminat mektuplarının .... Grubu'na ait şirketlerin davacı bankanın dahil olduğu muhtelif bankalara olan borçlarının konsalidasyonu gayesi ile Maliye Bakanlığı'nda alacaklı bankaların iştiraki lie yapılan 9.3.1983 tarihli protokol hükümleri çerçevesinde düzenlendiğini, bu teminat mektuplarının anılan şirketlerin borçlarının teminatını teşkil ettiğini, protokolün öncelikle davacıya elindeki teminatları müvekkili bankaya devretmesini öngörüdüğü halde, davacının bu vecibesini yerine getirmediğini, teminat mektupları tip teminat mektuplarından olmayıp, bir anlaşma niteliğinde ve şartlı olarak tanzim edildiğini, ayrıca vadelere bağlanan ödemelerin borçlu lehdarca yapılmadığının kanıtlanmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, bilirkişi raporu ile ek rapor. teminat mektupları, protokol ve toplanılan deliller dayanak yapılarak, banka temirrat mektuplarının garanti akdi niteliğinde olduğu ve kural olarak bu mektupların muhatabın ilk yazılı isteminde derhal ve gecikmeksizin ödenmesi gerekeceği, teminatların davalıya devrini öngören bir hükmün protokolda bulunmadığını, davacının ödenmeyen ilk faizler nedeniyle teminat mektubunun tazminini istemekte haklı olduğu gerekçesiyle, (1.324.924.511.96) TL.nın davalıdan tahsiline, fazlaya ilşikin istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yukardaki açıklamalardan da anlaşıldığı üzere davacı banka tarafından teminat mektubu olarak nitelendirilen on adet mektup bedeli ile gecikme faizi toplamı (1.326.043.470,26) liranın davalı bankadan ödenmesi istenmiştir.
Davalı banka 24.1.1984 günlü cevap dilekçesinde; davacı tarafça dayanılan mektupların tip mektuplardan olmayıp bir anlaşma niteliğinde ve şartlı bulunduğunu, borçlu lehtarın ademi tediyesinin ispatlanmadığını, vade ve meblağlara aykırı olarak mektupların tüm bedelinin istendiğini, bu hususun, şartlı mektupların metin ve ruhuna aykırı düştüğünü ve 4.4.1984 günlü delillerin toplanmasınna ilişkin dilekçede de, mektupların içeriğinin bir konsolide anlaşması niteliğinde olduğunu ve bu durumda kefalet hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
Taraflar arasında oluşan ve açıklanan bu uyuşmazlığın çözümünde doğru bir sonuca ulaşabilmek için herşeyden önce, iddia ve savunmada belirtilen 9.3.1983 günlü protokol ile on adet mektubun hukuki niteliği ve içeriği üzerinde ayrıntılı olarak durmak gerekir.
Her ne kadar davacı bankanın teminat mektuplarının 9.3.1983 günlü protokol ile ilişkisi bulunduğu yönünde açık bir beyanı yok ise de, bazı mektuplarda bu protokola atıf yapıldığı gibi, taraflar arasındaki karşılıklı yazışmalar ile 9.3.1983 günlü protokol içeriği ve davalı tarafça ibraz edilen delillere göre, dava konusu mektupların söz konusu protokolla ilişkili bulunduğu ve bu protokola dayanılarak mektupların düzenlendiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere garanti sözleşmesi ve buna dayanılarak düzenlenen teminat mektuplarında; garanti veren (banka), borçlu (lehtar) ve garanti alan (muhatap) olarak adlandırılan gerçek veya tüzel kişiler karşımıza çıkmaktadır. Garanti sözleşmesinde garanti veren, lehtarın taahhüdünü yerine getirilmesi için üçüncü kişi muhataba feri nitelikte olmayan bir garanti vermektir. Tanım vermek gerekirse, garanti sözleşmesi; feri nitelikte olmayan öyel bir sözleşmedir ki, garanti vren, garanti alandan bir ivaz elde etmek için değil, fakat onu bir teşebbüs veya iş yapmaya yöneltmek amacıyla bağımsız olarak sözkonusu teşebbüs veya işin tehlikelerini kısmen veya tamamen üzerine almak demektir (Haluk Tandoğan, Garanti Mukavelesi, Ankara - 1959, S. 12; Seza Reisoğlu, garanti mukavelesi, Ankara - 1963, S. 9). garanti sözleşmesini lehtar veya kontrgaranti ile banka arasındaki düzenlenmiş bir sözleşmeye dayanılarak bunların istemi üzerine, garanti veren, lehtar yararına muhataba hitaben bir teminat mektubu düzenler. Bu teminat mektubunun düzenlenmesinde, garanti veren ile muhatap arasında hiç bir ön hukuksal ilişki yoktur. Garanti veren; lehtarın muhataba yaptığı iş yönünden ortayaçıkan borcunu zamanında yerine getirilmesini düzenlediği teminat mektubu ile garanti altına alır.
Uygulamada çokça rastlanan bir biçim teminat mektuplarında biraz önce değinildiği üzere, garanti veren ile muhatap arasında hiçbir ön hukuksal ilişki olmadığı halde, somut olaya konu olan mektuplarda, garanti veren banka ile muhatap banka arasında 9.3.1983 günlü protokolla karşılıklı yükümlülükleri içeren hukuksal bir ilişki kurulmuştur. Bu mektupların, uygulamada çokça rastlanan banka teminat mektuplarının (tip, matbu veya klasik teminat metubu olarakta açıklanabilir) dışında kendine özgü mektuplar olduğu gözlenmiştir. Çünkü banka teminat mekutuplarında biraz önce açıklandığı gibi, garanti veren ile muhatap arasında daha önce yapılmış bir ilişki yoktur.
Somut olayda ise, aksine olarak lehtar dışlanmış ve garanti veren ile muhatap 9.3.1983 günlü protokolü imzalamışlardır (protokolde başka bir çok bankalarda temsil edilmekle birlikte, bu bankaların herhangi bir uyuşmazlığı davada söz konusu edilmemiştir). Banka teminat mektupları, yeni tip banka teminat metupları ile uygulamadaki görüşler ile kökleşen Yargıtay kararları gözönünde tutularak dava konusu mektuplara ilişkin uyuşmazlığı çözmek olanağı yoktur.
Tarafların imzalarını taşıyan 9.3.1983 günlü protokolün incelenmesine gelince;
Davalı ... ile dava dışı on banka ve ayrıca davalı .... Bankası .... Grubu ile ilgili alacaklılarının konsolidasyonu ve grubun ihtiyaç duyacağı yeni krediler konularındaa Malike Bakanlığı'nda, Hazine genel Müdürlüğü ve MİT Genel Sekreteri Başkanlığı'nda toplanmışlar ve 9.3.1983 günlü protokolü düzenleyerek altı madde üzerinde görüş birliğine varmışlardır. Bu protokol dört nüsha olarak tanzim ve imza edilmiştir. Bazı bankalarla birlikte davacı ....'ta "İdare meclisimizin kabulü kaydıyla imzalanmıştır" şehrini koymak suretiyle bu protokolü imzalamıştır. Davalı .... Bankası'nın herhangi bir ihtirazi kaydı bulunmamaktadır. Söz konusu protokolde bankaların ve özellikle davalı bankanın sermayesini tehlikeye düşürmesi muhtemel bir borç için taahhütte bulunulduğu halde, protokelde imzası olan kişilerin yetkileri açıklanmadığı gibi, borç ödemelerinin imzası olan kişilerin yetkileri açıklanmadığı gibi, borç ödemelerinin de nasıl olacağı tüm ayrıntılarıyla gösterilmemiştir. Sermayesinin % 91 oranı Hazineye ati olan ravla ıbankaları denetlemekle görevli Maliye Bakanlığı'nın hangi yasa hükümlerine göre bu protokolün düzenlenmesine yardımcı bulunduğu ve yetki sınırlarının nelerden ibaret olduğu veya bu yetkilerin yasal dayanakları mahkemece araştırılıp incelenmemiştir. Davacı bankaya on adet mektup verilmiş ise de, bu mektupları veren davalı bankanın sermayesine göre teminat mektubu verme sınırını geçip geçmediği üzerine de durulmamıştır.
Öte yandan, söz konusu protokolde dava dışı borçlular hakkındaki icra takibinin durdurulacağı ve ipoteklerin fekkedileceği hükmü yer almışsa da bu fekkedilmede ipoteğin davalıya devri mi yoksa borçlulara iade mi edileceği ve ayrıca olması muhtemel diğer teminatlar yönünden ne gibi işlemler yapılacağı hususları da saptanmamıştır. .... Grubu'nun borcunu üzerine aldığı ileri sürülen davalı bankanın söz konusu teminatlardan nasıl yaralanacağı vyea bu teminatları için verdiği protokolde açık ve ayrıntılı bir biçimde gösterilmemiştir. BK. nun 2 ve 18. gözönünde alınarak, bu protokol amaca göre yorumlanmalı ve protokolün esaslı hükümlerindeki eksik kalan, ani kinci derecedeki hükümler de (özellikle dava dışı borçluların ipotek ve benzeri teminatların fekki çözümü veya davalıya devrinde) uyuşulamadığı takdirde hakim tarafından işin niteliğine bakılarak tamamlanmalıdır.
Yukarıdan beri ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dava konusu mektuplar tip banka teminat mektupları olmadığından para borcu karşılığında düzenlenen bu mektupların kefalet mi, yoksa garanti sözleşmesi mi olduğu ve Maliye bakanlığı'nın ne gibi yetkileri olduğu gözönüne alınarak düzenlendiği, iş bu 9.3.1983 günlü protokolün geçerli bulunup bulunmadığı ve protokol geçerli ise, bu protokolün esaslı hükümler dışındaki ikinci derecedeki noktalarını porotokoln amacına göre tamamlanıp tamamlanamayacağı hususunun tesbiti, davalı bankanın savunmasında ileri sürülen "protokolün dışında orta vadeli kredilerin dava dışı .... Grubuna verildiği ve bu nedenle borcun ödenmesini güçleştiği ve bu borcun muaccel olma durumunun henüz oluşmadığı " savunması araştırılması ve gerektiğinde yeniden bilirkişiler aracılığıyla rapor alınarak eksikliklerin tamamlanması gerekirken, dava konusu mektupların,tip banka teminat mektupları kabulü ve bunun dayanakları karar yerinde gösterilmeksizin eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ddavalı vekili için takdir edilen 11.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.10.1985 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.