 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/4153
K: 1985/5311
T: 15.10.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 7. Hukuk Hakimliğince verilen 28.1.1985 tarih ve 95-7 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, davalının yaptırdığı hafriyat sırasında müvekkili idareye ait kablolarına zarar verdiğini, 4 gün 2 saatte onarıldığını, yaptırılan tesbite göre (781.794.25) lira malzeme, işçilik ve işletme zararı ile (6.455) lira tesbit masrafı, ki toplam (788.249.25) liranın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının hafriyat yapılan parsel içerisinden telefon kablosu geçirdiğini daha önce parsel sahibine haber vermediği ve aynı hak tesis etmediği gibi, hafriyat başlanmadan önce 12.9.1985 tarihli dilekçe ile davacıya bir sakınca olup olmadığı sorulduğu ve 21.11.1983 tarihli cevapta bir sakınca bulunmadığı bildirildiği, tüm bu durumda müvekkiline atfı kabul kusur bulunmadığını, tazminat miktarının da fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, tesbit dosyalarına ve keşif, 22.11.1984 tarihli bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak davalının hafriyata başlamadan önce yaptığı müracaata rağmen davacının gerekli ikazda bulunmadığı davacının 6/8, davalının 2/8 kusurlu olduğu, davacının zararının yenileme masraflarını kapsamayıp tazminattan amacın zarardan önceki halin sağlanması olduğu ve davalıya tereddüp eden tazminat miktarının (7.762.50) lira olduğu sonucuna varılarak, bu miktarın faiziyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı, Ankara Telefon Başmüdürlüğüne 12.9.1983 tarihli yazıyı göndererek, belirtiği adresteki binanın yıkım işi yapılacağından dolayı söz konusu binada bulunan telefon şebekesinin yerinden kaldırılmasını istemiştir. bu istemi Ankara Telefon Başmüdürlüğünce yerine getirilerek binada bulunan telefon kutusunun yeri değiştirilmiş ve bu durum davalıya 21.11.1983 tarihli yazı ile bildirilmiştir. Davacı sözü geçen yazısında sadece binadaki telefon şebekesinin kaldırılmasını talep etmiş hafriyattan söz etmemiştir. Yapılan tesbitler ve keşif işlemleri sonucunda, davacıya ait yeraltı telefın şebekesinin binanın yakımı sırasında değil de hafriyat sırasında hasara uğradığı sabit olmuştur.
Türk Ticaret Kanunu'nun 20/2 nci maddesi hükmüne göre her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi lazımdır. Oysa davalı mütebbir bir tacir gibi davranmayıp hafriyat yapacağını açıkça davacılya bildirmeden ve arsadaki yeraltı telefon şebekesi mevcut olduğu takdirde bunun yerinin değiştirilmesi lazım geldiğini bildirmeden hafriyat yapmak suretiyle zararın oluşmasını kendi kusurlu hareketi ile sebebiyet vermiştir. bu durum karşısında kusurun tamamı davalıda iken aksi düşünce ile davacının da 6/8 oranında kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı vekili 3.12.1982 tarihli dilekçesi ile hükme dayanak yapılan bilirkişi raporuna itiraz etmiş olduğundan zarar miktarının yönelik itirazlarının cevaplandırılması yolunda aynı bilirkişi kurulundan ek rapor alınmamış olması dahi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 15.10.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.