 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/3689
K: 1985/3361
T: 29.05.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Adana 4. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 31.12.1984 tarih ve 625-885 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; bazı nevakızın ikmali izin dosya mahalline gönderilmişti. Bu kerre ikmalen gelmekle, dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine sigortalı aracı malikinden emaneten alıp kullanan davalının hatalı kullanışı nedeniyle devirerek (472.800) liralık hasara uğrattığını, sigortalıya ödenen 449.420 liranın ödeme tarihinden itibaren % 10 faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin aracı kullanan kişi olduğunu, bu nedenle davacı şirketin rücu hakkı bulunmadığını, hasar miktarının fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalının olayda tamamen kusurlu bulunduğuna, 449.420 liranın ödeme tarihinden itibaren % 10 faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava TTK.nun 1301. maddesine göre açımlmış bir rücu davasıdır. Davacı sigorta şirketi kasko sigorta nedeniyle sigorta ettirene ödediği hasar bedelini olay sırasında sigortalı aracı kullanmakta olan davalıdan rücuen tahsilini talep etmektedir. Dosya münderecatından anlaşıldığına göre davalı İbrahim sigortalı aracı malikin rızası ile kullanmakta iken kaza meydana gelmiş ve araç hasara uğramıştır. Bu durumda sigorta şirketinin davalı aleyhine rücu davası açıp açamayacağı meselesi önem kazanmaktadır.
Sigortacı ile dava dışı sigorta ettiren arasında akdedilen sigorta poliçesi genel şartlarının 1. maddesinin (A) bendinde (Sigortalı araçta gerek hareket geek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında ....çarpma...gibi kazalardan mütevellit ziya ve hasarların) sigorta teminatının kapsamda olduğu belirtilmiştir. Buna göre aracın sigorta ettiren tarafından kullanılmasıyla bir başkası tarafından kullanması arasında sigota güvencesi bakımından herhangi bir fark gözetilmiş eğildir. Daha açık bir deyişle araç iste sigotalı tarafından kullanılırken hasara maruz kalsın her iki halde de meydana gelen zarar sigortacı tarafından temin edilmiş olmaktadır.
Öte yandan yine genel şartlar 4. madde tetkik edildiğinde (aracın bir başkası tarafından kullanılırken hasara uğraması) halinin teminat dışı klan haller arasında sayılmadığı görülmektedir. Anılan maddenin "E" bendi ise kasten ika olunan zararlardan söz etmektedir ki olayımızda böyle bir idia ileri sürülmemiştir.
İşte yukarda beri yapılan bu açıklamalara göre sigotlı aracı sahibinin rızası ile kullanan davalının yasanın ve poliçe genel şartlarının kastettiği anlamda üçüncü kişi olarak kabulü mümkün olamayacağından, başka bir deyişle bu kişinin karıştığı trafik kazasından dolayı meydana gelen hasar dahi sigora poliçesinin kapsamı dahilinde kaldığından açılan bu davanın reddi gerekirdi. Hal böyle iken mahkmece açıklanan bu hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde davanın kabulü doğrultusunda karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.5.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.