 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/2660
K: 1985/3802
T: 13.06.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Karabük Asl. 1. Hukuk Hakimliğince verilen 25.12.1984 tarih ve 3-357 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, gayase ortaklarının demir ve kütük ithali ile ilgili olarak gerekli yasal işlemleri gerçekleştirmekte olan davalı şirketin ortağı olan müvekkili şirketin, davalıdan garantisiz ticari borçlardan ortakları adına sağlandığı kredilerle ilgili olarak ve başka alacağından dolayı toplam (4.224.765,65) lira alacaklı olduğunu, ancak müvekkilinin de davalıya borçlu olduğu miktarın bundan tenzili ile neticeten (501.712,25) lira olan alacakları için yaptıkları icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek alacağın faiz ve inkar tazminatı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının sözünü ettiği kredinin müvekkili şirket lehine açıldığını, kredinin kullandırılmasının tamamen müvekkilinin ihtiyadında olduğunu, iddianın yerinde olmadığını savunarak davanın redddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi raporuna dayanılarak (501.712,25) liranın inkar tazminatı (75.257) lira ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı şirket tarafından sağlanan krediden, kendi firmalarına isabet eden miktarın tahsilini talep etmiş, davalı ise kredinin kendilerince sağlandığını, bunun davacı için doğmuş bir borç yaratmadığını savunmuştur.
Davalı şirketin ana sözleşmesine göre şirketin konusu içerisinde ortaklarına kredi sağlama ve dağıtma konusu yoktur. Yine şirket ortaklarına borç para verilmesi hususunda alınmış bir genel kurul kararının mevcudiyeti de iddia ve ispat edilmemiştir.
Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı davalı şirketin ticari defterlerine, verilecek kredilerin kaydedilmiş olması davalı şirket bakımından bir mükellefiyet doğurmaz. Ayrıca, davacı, krediden doğan alacağı ile davalıya olan borçlarının takasını istemiş ise de, alınacak müstakbel borç ile gerçek borcun (muaccel olmuş borcun) takası mümkün değildir. Yine yanlar arasında yapılmış bir kredi sözleşmesinin varlığı da tespit edilememiştir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, finans işleminin davalı şirket tarafından yerine getirileceği ve bu şekilde sağlanan kredinin ortaklara intikal ettirileceği hususunda yapılmış bir sözleşmenin varolup olmadığının araştırmak, böyle bir sözleşme yoksa davanın reddine karar vermekten ibarettir. Belirtilen bu hususlar nazara alınmadan sadece ticari defterlerdeki kayıtlara istinaden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 13.6.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.