Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/1769
K: 1985/2367
T: 19.04.1985
DAVA : Hazine (Maliye Vekaleti) ile T.Tütüncüler Bankası A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı İzmir Asl. 1. Ticaret Mahkemesince verilen 13.7.1984 gün ve 545-477 sayılı hükmü onayan dairenin 12.12.1984 gün ve 5860-6211 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 1951 yılından beri temettüleri alınmayan ve 15.11.1974 günlü İzmir 4. Sulh Hukuk Hakimliğinin kararıyle mahlulen Hazineye intikaline karar verilen 73 adet hamile muharrer davalı banka hisse senetlerinin iptallerine karar verilmesini istemiş, davalının davanın hasımsız açılması gerektiğinden bahisle husumte def'inde bulunmuş, mahkeme de davayı husumet yönünden reddetmiştir.
Davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1 - TTK. 573 üncü ve onu izleyen maddeler gereğince açılan iptal davaları her ne kadar çekişmesiz yargı (nizasız kaza) sayılarak hasımsız açılacak davalardan ise de hasımlı olarak açılmış olması halinde mahkemenin yaptığı gibi davayı husumet yönünden reddetmek değil, hasım (davalı) gösterilen kişiyi davadan çıkararak davaya çekişmesiz yargı olarak bakması gerekir. Kaldı ki, çekişmesiz yargılamada dahi, gerektiğinde ve özellikle çekişmesiz yargı yoluna başvurulmadan önce bir itiraz vukubulmuşsa, çekişmeli yargı yoluyla da uyuşmazlığı bakılabileceği öğretide kabul edilmektedir. (Baki Kuru, Nizasız Kaza, 1961,Sh. 87) Olayda da davacı İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1974/271 esas, 1974/1004 karar sayılı ve 15.11.1974 günlü kararıyle uyuşmazlık konusu banka hisse senetlerinin hazineye devrine (intikaline) karar aldığı ve hazine bu karara dayanarak bankadan hisse senetlerini talep etmiş ve hatta bu yolda icra takibine tevessül ettiği halde banka bu mahlulen intikal kararının kendisini bağlamıyacağı şekilde itiraz ile hisse senetlerini vermekten kaçınmıştır.
Bu durumda hasımlı veya hasımsız davaya bakılmak gerekirken husumet yönünden davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.
2 - Olayda davalı bankanın 73 adet hamile yazılı 20 liralık hisse senetlerinin 1951 yılından beri temettülerinin alınmadığı, 1000 liralık hisse senetleri ile değiştirilmek üzere başvurulmadığı ve sehiplerinin davalı banka tarafından dahi bilinmediği uyuşmazlık konusu değildir.
Gerek gaiplik kararı (MK. 43) gerekse mahlülen intikal kararı (MK. 534) alabilmek için gaip olan veya ölen kişinin kimliğinin bilinmesi gerekir. Olayda ise, uyuşmazlık konusu olan hisse senetlerinin sahipleri bilinmemektedir. Bu durumda, MK. 534 üncü maddenin uygulanma olanağı yoktur. Ancak işbu hisse senetleri sahiplerinin 1951 yılından beri, hayatta olduklarına dair bir işaret de mevcut değildir. Böyle çok uzun zamandan beri yok olan ve kim oldukları da bilinmeyen (meçhul) kimseler için dahi kanunda bu durumda uygulanacak başka bir hüküm mevcut bulunmadığı cihetle benzetme (kıyas) yoluyla, yine de MK. 534 üncü maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Nitekim, İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi de Medeni Kanunun bu hükmüne dayanarak uyuşmazlık konusu hisse senetlerinin mahlulen hazineye intikaline karar vermiştir.
Bu gibi çekişmesiz yargı (nizasız kaza) kararlarının, veraset ilamı gibi inşai nitelikte olanlarının aksi sabit oluncaya kadar her makam ve mahkemeler için bağlayıcılığı vardır (Baki Kuru, ege, Sh. 196).
Hisse senetlerinin mahlulen hazineye geçtiğine ilişkin kararın hisse senetleri sahipleri veya mirasçıları yönünden de bir tehlikesi yoktur. Zira M.K. 538 ile 577 ve devamı maddeleri hükümleri gereğince, hazineye karşı istihkak davası açılabilir.
Mahkemenin MK. 534 üncü maddesi gereğince verdiği intikal kararı ile hazine, aksi sabit oluncaya veya birisi çıkıp istihkak davası açıp, kazanıncaya kadar, işbu hisse senetlerinin maliki sayılmalı ve MK. 892 nci maddesi gereğince senetler bulunmadığı cihetle, hükmen zilyedi ve binnetice senet üzerindeki hak sahibi olarak kabul edilmelidir.
Hak sahibi olan kişi ise, TTK. 573 üncü ve devamı maddeleri hükmü gereğince iptal talebinde bulunabileceği cihetle ve ele geçirilmeyen bu senetlerin zayi edilmiş olduğu kabul edilerek istek gibi işbu 73 adet davalı banka hamile yazılı hisse senetlerinin iptaline karar verilmek gerekir.
Hükmün bu nedenlerle bozulması lazım gelirken her nasılsa onandığı anlaşılmakla davacı hazinenin karar düzeltme istemi HUMK. nun 440 ıncı vd maddelerine uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 84/5860-6211 sayılı ve 12.12.1984 günlü onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 19.4.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1 - Daire onama kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi, TTK.nun 573 ve onu izleyen maddeleri uyarınca, bir hisse senedinin iptaline karar verilebilmesi için, iptal isteminde bulunan kimsenin o senedin iptaline karar verilebilmesi için, iptal isteminde bulunan kimsenin o senedin zilyedi olduğunu kanıtlaması ve ayrıca onu zayi ettiği yolundaki iddiasının mahkemece kavvetle muhtemel görülmesini sağlayacak delillerini ibraz etmesi koşuluna bağlanmış bulunmaktadır.
Dava konusu olayda ise, davalı bankaca çıkarılmış bulunan 73 adet hamiline yazılı pay senedi sahiplerinin uzun bir süreden beri kar almadıklarının müfettiş denetimi sırasında ortaya çıkması üzerine davacı hazine tarafından sulh mahkemesinden senet sahiplerinin kim olduğu belirtilmeden bu senetler hakkında aldığı mahlulen hazineye devir kararına dayanılarak işbu senet iptal davası açılmış bulunmaktadır. İptali istenilen senet sahipleri araştırılmadan hasımsız olarak açılan o dava sonunda mahkemece de hiçbir araştırma yapılmadan verilen mahlulen devir kararı, MK. nun 534 üncü maddesine uygun yasal bir karar niteliğinde olmadığından, davacı hazinenin dava konusu hamiline yazılı senetler üzerinde yasal hak sahibi olarak kabul edilmesini mümkün kılamaz. Bilindiği üzere, dava şartlarından olan aktif dava ehliyeti hususunun mahkemece resen araştırılması gerekir. Murisin belli olduğu, ancak mirasçıların belli olmadığı hallerde ve belli şartların yerine getirilmesi halinde mirasın hazineye intikal edeceğini düzenleyen MK. nun 534 üncü maddesi koşullarına uygun bir biçimde karar alınıp alınmadığını araştırmak, yukarıda açıklanan ilke uyarınca mahkemenin resen araştırmakla yükümlü olduğu hususlar arasındadır. Yukarıdaki koşullara uyulmadan yasaya aykırı bir şekilde nizasız kaza hükümlerine göre alınan böyle bir kara, mülkiyet hakkına dayalı bu davada mahkemeyi bağlaması düşünülemez. Kaldı ki, dava konusu hisse senetleri hamiline yazılı olup, 1951 yılında beri aranmamış olsa dahi bunlar şu anda kimin elinde ise (yasaya aykırı bir şekilde ele geçirilmemiş olmamak koşulu ile) bu senetler üzerinde hak sahibi de o kimse olacaktır. Dava konusu hisse senetlerinin belli bir kimsenin terekesine dahil olduğu ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, miras hükümlerine göre bunlar üzerinde hak iddiası ileri sürülmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Kaldı ki banka kayıtlarına göre dava konusu pay senetlerinin kime verildiği bilinmediği bir an için kabul edilse dahi, bu senetlerin hamillerinin gerçek kişiler olduğu da bir faraziyeden ibaret olarak kalmaktadır. Hisse senet sahiplerinin tüzel kişilerde olabileceği faraziyesi de dikkate alındığında gerçek kişilerle ilgili MK. 48 ve 534 üncü maddelerine dayanılmasının bu yönden de yasal dayanaktan yoksun olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dava konusu olayda ne MK.'nun 534 üncü ve ne de TTK.'nun 173 üncü maddesi koşulları gerçekleşmediğinden bunun aksine beliren çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
2 - Dava konusu hisse senetleri halen davalı bankanın sermayesi içerisinde olduğuna ve bu nedenle halen bedeli de intikal etmemiş bulunmasına nazaran, hisse senet bedellerinin Hazineye intikal edeceğini öngören 2308 sayılı yasa hükmünün de olaya uygulama imkanı bulunmadığından davacı hazine vekilinin bu yasaya dayalı karar düzeltme sebebi de varit bulunmamaktadır.
3 - Öte yandan, bir davada o davanın hasımlı olarak açılıp açılmaması konusundan önce, davacı tarafın davacı sıfatını haiz olup olmadığı araştırılmalıdır. Yukarıda ve Daire onama kararı gerekçesinde de değinildiği gibi, dava konusu olayda öncelikle davacı tarafın bu sıfatı henüz kazanmadığı saptandığına göre, davanın öncelikle bu yönden reddi gerekir. Davanın hasımlı olarak açılıp açılmayacağı tartışmasına giren çoğunluk görüşüne bu yönden de katılamıyorum. Bir an için bu tartışmaya girilse dahi Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre (Yargıtay 11. Hukuk Dai. 1.3.1977 gün 977/688 - 902, 24.11.1982 gün 982/3687 - 4922, 17.5.1985 gün 983/2378 - 2621 sayılı kararları) kıymetli evrakın ziyaı nedeniyle açılan iptal davaların, hasımsız olarak açılması öngörülmüş olup, hasımlı olarak açılan davaların ise reddinin gerekeceği benimsenmiştir. Bu yerleşik içtihada da aykırı düşen çoğunluk görüşüne bu yönden de iştirak etmiyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini