 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1985/1624
K: 1985/1626
T: 22.03.1985
DAVA : Keziban vs. ile THY. A.O. vs. arasında çıkan davadan dolayı (Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 11.5.1984 gün ve 307-251 sayılı hükmü onayan dairenin 28.11.1984 gün ve 5161-5886 sayılı ilamı aleyhinde davalılar avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinden bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, birleştirilerek görülen davalarında, müvekkillerinden Keziban'ın kocası Selami, Şemsettin ve Osman'ın babaları, Zühal'in kayınpederi ve Bayrak, Kahraman, Gültepe'nini dedeleri Nail'in Ankara Esenboğa yakınlarında 16.1.1983 tarihinde düşerek yanan Afyon Uçağı'ında öldüğünü belirterek, eş için (2.000.000) lira, çocuklar için (1.500.000) er lira gelin ve torunlar için (500.000)'er lira ki toplam (8.500.000) lira manevi tazminatın ve aynı olayda Nail ile birlikte uçakta bulunan ve ölen Mehmet'in kardeşleri olan Yakup içinde 350.000'er liradan (700.000) lira manevi tazminat olay tarihinden itibaren TTK.nun 1461. maddesine göre tayin edilecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri istenen tazminatın fahiş olduğunu ve taraf olunan Varşova Anlaşması'na ve Lahey Protokolüne göre sorumluluk limitinin 20.000 US. olduğunu belirterek ve aynı kazada başka ölen kişilerin yakınlarına yapılan ödemelerin de dikkate alınması gerektiğini, davacı Yakup için 400.000 lira ödemeyi kabul ettiklerini gelin ve torunlar için TTK.nun 1461 maddesine göre faiz istenemeyeceğini savunmuşlardır.
Mahkemece toplanan delil ve belgelere nüfus kayıtlarına göre, taşımanın Türkiye hudutları içinde ve Türk uçağı tarafından yapılması nedeniyle Varşova Sözleşmesi ve Lahey Protokolünün uygulanamayacağı sonucuna varılıp, eş Keziban için (1.000.000) lira çocukları için (750.000)'er lira gelin ve torunlar için (250.000)'er lira kardeş Yakup için (350.000)'er liradan (700.000) lira manevi tazminatın olay tarihinden itibaren % 10 faiziyle davalılardan müştereken tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Davalılar vekillerinin temyizi üzerine hüküm, dairenin 28.11.1984 tarihli ilamı ile onanmıştır.
Davalılar vekilleri tarafından yasal süresinde karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
1 - Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bent dışında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
2 - Dava, davalılardan THY. Anonim Ortaklığı'na ait Afyon Yolcu Uçağı'nın 16.1.1983 tarihinde Esenboğa Hava Alanı yakınında düşmesi sonucu, miras bırakanları, ölen davacıların, toplam 9.200.00 lira manevi tazminatın, davalılardan müteselsilen tahsili istemini kapsamaktadır.
Davalılar vekilleri esesa cevap layihalarında Kopenhang kalkış ve Ankara varış yerlerini ihtiva eden taşıma sözleşmesinin Uluslararası bir taşıma niteliği taşıdığını, taraf olunan 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu ve bu sözleşmede bazı değişiklikler yapan 1955 tarihli Lahey Protokolü'nün 22. maddesine göre sorumluluğun her yolu için 250.000 Fransız Frangı veya 20.000 (Amerikan Doları) ile sınırlı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Olayda Paris - Ankara yolcuları olan davacıların miras bırakanları İstanbul'da aktarma yaparak davalılardan THY.'nın İstanbul-Ankara Uçağı'na binmişler ve uçağın Ankara-Esenboğa Hava Alanı yakınlarında düşmesi sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Mahkeme taşımanın iç taşıma (Türkiye içinde) olduğundan hareketle olayda Varşova Sözleşmesi hükümlerinin uygulanamayacağını kabul etmiştir.
Varşova Sözleşmesi'nin değişik 1/2. maddesine nazaran "Uluslararası taşıma terimi taşımada bir kesilme veya aktarma olsun, olmasın iki sözleşen taraf ülkesinde bulunan herhangi bir taşıma anlamına gelir". Bu hükme göre; arada kesilme veya aktarma olması taşımanın "Uluslararası" niteliğini değiştiremez. Eş anlatımla Varşova Sözleşmesi'nin güttüğü amaç bakımından bir tek bölünmez taşıma sayılır. Hal böyle olunca olaydaki taşımanın bir Uluslararası taşıma olduğunun ve bunun sonucu olarak da Varşova Sözleşmesi hükümlerinin bu taşımaya uygulanması gerektiğinin kabulü lazım gelir.
Ülkemiz taşıyıcının sorumluluğunu sınırlayan Varşova konvansiyonu ile 23.6.1977 tarilinde Uluslararası Hava Taşımasına ilişkin bazı kuralların birleştirilmesi hakındaki sözleşme ve bu sözleşmeyi değiştiren Lahey Protoklü'ne, 23.6.1978 tarihinde katılmış bulunmaktadır.
Bu durumda davada çözülmesi gereken husus, olayda Varşova Sözleşmesi'nin sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması olanağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sözleşmenin protokolle değişik 25. maddesine göre "zararın taşıyıcının işçilerinin veya temsilcilerinin zarar vermek kasdı ile veya zararın doğması ihtimali olduğunu bilerek dikkatsizce yaptıkları bir hareket veya ihmal sonucunda meydana geldiği ispatlanırsa 22. maddede belirtilen sorumluluk limitleri uygulanmayacaktır. Ancak, bir işçi ve temsilcinin böyle bir hareketi veya ihmali halinde onun kendi görevi çerçevesi içinde hareket ettiğinin de isbatı gerekir".
Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki, Türkiye'nin de taraf bulunduğu ülkeler arasında varlık kazanan sözleşmenin taşıdığı hükümler karşısında, meydana gelen uçak kazasının taşıyanın veya istihdam ettiği kişilerin dikkatsizce ve pervasızca davranışlar sonucu oluşup oluşmadığının tesbiti büyük önem taşımaktadır. Ancak bu yaklaşımla olayda, sınırlı sorumluluk koşulunu kaldıran bir yön bulunup bulunmadığın açıklığa kavuşmuş olacaktır.
Şu halde mahkemece yapılaca iş, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile dosyaya mübrez belgeler de gözönünde bulundurulmak suretiyle uzman bilirkişilerden oluşacak bir bilirkişi kuruluna işi tevdi ederek rapor almak ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Dava konusu taşımanın Uluslararası bir taşma olduğu noktasından hareketle Varşova Konvansiyonu ile "Uluslararası hava taşımlarına ilişkin bazı kuralların birleştirilmesi hakkında sözleşme" hükümleri ve bu sözleşmeyi değiştiren Lahey Protokolünün sınırlı sorumluluğu düzenleyen "tayıcının veya istihdam etiği kişilerin zararın doğmasına neden olan tedbirsizlik, dikkatsizlik ve dikkatsizlikten de ileriye giden ihtiyatsızlığa varan bir cesaretle meydana geldiğini" düzenleyen protokolün 25. maddesi de bu inceleme sırasında gözönünde bulundurulmalı, özellikle, porotokolün Fransızca metninde yazılı olan "temerrairement" kelimesinin karşılığı olan "dikkatsizlikten daha öte tedbirsizliğe, ihtiyatsızlığa varan cesaretle, pervasızca" bir tutum ve davranışın olayın meydana gelmesinde etken olup olmadığı bilirkişi incelemesi ile belirlenmelidir. Sınırlı Sorumluluğu kaldıran bir durum bulunup bulunmadığı tesbit edildikten sonra, potokolda yazılı miktara göre dolar kuru da gözönünde bulundurularak elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekir.
Açıklanan bu hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ile verilen hükmün bozulması gerekirken her nasılsa onandığı anlaşıldığından, davalıların karar düzeltme istemi HUMK.nun 440. maddesine uygun bulunarak kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bentde yazılı nedenlerle davalıların sair karar düzeltme taleplerinin reddine, iki numaralı bentde yazılı nedenle davalıların karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 28.11.1984 tarih ve 5161-5886 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), ödedikleri temyiz peşin harçlarının karar düzeltilmesini isteyenlere istekleri halinde iadesine, 22.3.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.