 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1985/724
K: 1985/4151
T: 08.07.1985
DAVA : İş kazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 328.455.80 liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar avukatlarınca istenilmesi üzerine; dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi :
KARAR : 1- Davalılar Ali ve Sabahattin tarafından temyiz olunan karar HUMK'nun değişik 432.maddesi gereğince kanuni temyiz süresinin geçirilmesi nedeniyle temyiz isteminin yerel mahkemece reddine ilişkindir.
Temyiz isteminin reddine ilişkin karara yöneltilen temyiz dilekçesi süresinde ise de, işin esasına ilişkin yerel mahkeme kararının yasal süre içerisinde, temyiz edilmediği anlaşılmaktadır. Gerçekten, hüküm İş Mahkemesi'nden verilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlükte bulunan 8. maddesi hükmüne göre, İş Mahkemeleri'nden verilen kararların 8 gün içerisinde temyiz olunması gerekir.
Olayda, bu süre geçtikten sonra İş Mahkemesi kararının temyiz edildiği dosya içeriğinden anlaşılmakla, davalılardan Ali ve Sabahattin'in yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir.
2- Diğer davalılar Hacı ve Fatma'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3- Davalılardan Hacı ve Fatma'nın oğulları Mehmet'in sigortalı sayılmasının gerekeceği olasılığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Özellikle, Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 6. maddesi bu ihtimale yer vermektedir. Bu maddede açıkça vurgulandığı üzere, anılan davalıların oğulları Mehmet'in sigortalı sayılması gerektiği yolunda bir savunma ileri sürülmemiş bulunması ve Kurum kayıtlarında Mehmet'in sigortalı görülmemiş bulunması anılan ihtimali kesin olarak bertaraf etmez. Öbür yandan, Mehmet'in olay tarihinde sigortalı sayılması gerektiğinde davalılar Hacı ve Fatma'nın Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 26. maddesinin son fıkrasında yararlandırılmaları açık ve seçiktir. Sigortalı sayılma ve 26. maddeden yararlanma durumlarının ise, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece görevi gereği kendiliğinden göz önünde bulundurulmasına ilişkin yasal ve hukuksal zorunluluk ortadadır. Bu bakımdan, ölen Mehmet'in zararlandırıcı sigorta olayına uğradığı anda Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı sayılıp sayılmayacağı gerekli ve yeterli şekilde araştırılmadan ve Mehmet'in sigortalı sayılması geretiği takdirde de, Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 26. maddesinin son fıkrasının olayda uygulama yeri olup olmadığı yönü düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir, dolayısıyla, davalılar Hacı ve Fatma'nın sırf bu yönü amaçlayan temyiz itirazları yerindedir.
O halde, davalılar Hacı ve Fatma'nın bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, üye Teoman Ozanoğlu'nun muhalefetine karşı Başkan Mustafa Çenberci, Üye Servet Çolakoğlu, Cahit Kadılar ve Yılmaz Darendelioğlu'nun oylarıyla ve oyçokluğuyla 8.7.1985 gününde karar verildi.