 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1985/6312
K: 1986/462
T: 03.02.1986
DAVA: Davacı murisi (M.R.S.)'in ölümü ile sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan (...) sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR: Türk -Hoechst Sanayi ve Ticaret Anonim Şireti Adana Bölge Müdürü sigortalı (M.R.S.)'in Mersin'de ikamet ettiği, işin niteliği, belirli mesai saatleri ile bağlı olmadığı nazara alınarak işi bittikten sonra ikametgahına rahatlıkla dönebilmesi için şirkete ait bir aracı emrine tahsis edildiği olay günü yılbaşı işleri dolayısıyla geç saatlere kadar çalıştığı, saat 0.2'ye doğru şirkete ait araçla evine dönerken geçirdiği bir trafik kazası sonucunda öldüğü, şirketin Tıbbi Mümessili (İ.İ.'e aynı şekilde araba tahsis edildiği ve (İ.İ.)'in arabası ile (R.S.)'i takip etmekte iken kazanın meydana geldiği konuları tartışmasızdır.
Uyuşmazlık, olayın işkazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11/A-C maddesine göre, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtta işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılmıştır. Davacının ve tıbbi mümessilin mesai saatlerinin muayyen olmaması genellikle, çalışmaların günün geç saatlerine kadar devam etmesi, işlerin başlama ve bitiş saatlerinin aynı olmaması nedeniyle bölge müdürü ve tıbbi mümessili topluca işyerine getirip götürmenin mümkün olmadığı, bu sebeple her birine ayrı ayrı araç tahsis edildiği anlaşılmaktadır. İşin ve görevin niteliği itibariyle sigortalıların işyerine topluca götürülüp getirilmesi mümkün olmaması nedeniyle işverenin sigortalılara ayrı ayrı araç vermiş olması, sigortalıların ve hak sahiplerinin anılan fıkradan yararlanmalarına ve kazanın iş kazası sayılmasına engel değildir. Zira, yasa koyucunun amacı sigortalıların işyerine, işverene ait araçla götürülüp getirilirken kazaya maruz kalmaları halinde bunun işkazası sayılması durumuna güvence getirilmek istenmiştir. Bu güvencenin sadece topluca götürülüp getirilme sırasında sağlanıp, münferit taşıtalarda sağlanmaması yasakoyucunun amacı ve sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleri ile bağdaşmazlığı ortadadır. Amaca yönelik yorumla ve çoğun içinde azın da bulunacağı, kuralından hareketle işin ve görevin özelliği nedeniyle sigortalıların topluca getirilip götürülmesinin imkansızlığı karşısında işverence sigortalıya araç tahsis edilmiş, sigoralı kendine tahsis edilen araçla işyerine gelip giderken kazaya maruz kalmış ise bu, kazanın iş kazası sayılması, "toplu" sözcüğünün zorunluluk karşısında münferit taşıtları da kapsayacağının kabulü gerekir. Diğer yönden sigortalının işe gidiş gelişine tahsis edilen araba 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 4/2'nci maddesinde yazılı "araç" kavramına dahil değildir. Aksinin kabulü halinde 11/A-C fıkrasının sevk nedeni kalmayacağı ortadadır. Yasa koyucu abesle iştigal etmeyeceğine göre, sigortalının işyerine gelip gitmesi için işveren tarafından tahsis edilen aracın 5'inci maddede yazılı "araç" kavramına girmediğinden 11/A-C fıkrasının sevkedildiği söz götürmez.
Açıklanan bu gerekçe ile sonucu bakımından doğru olan kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle ONANMASINA Üye Orhan Yalçınkaya ve Resul Aslanköylü'nün muhalefetlerine karşı Başkan Servet Çolakoğlu, Üye Teoman Ozanoğlu ve Cahit Kadıların oylarıyla ve oy çokluğuyla 3.2.1986 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Zararlandırıcı sosyal sigorta olayının iş kazası niteliğinde bulunduğu konusunda çoğunluk görüşü ile aramızda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık gerekçeye ilişkin olup olayın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununu 11 inci maddesinde sayılan hallerde hangisini ilgilendirdiği konusudur.
11 inci maddenin (A) endinin (e) fıkrasında aynen "Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapılığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında..." hükmünün yer aldığı görülmektedir. Kaza sigortalının toplu halde götürülmesi esnasında meydana gelmemiştir. Kendisinin Bölge Müdürü sıfatını taşıması nedeniyle salt görevinin niteliği itibariyle kendisine tahsis edilen özel araç ile evine dönmekte iken meydana geldiği anlaşılmış bulunmasına göre, olayın çoğunluk görüşünde sözü edilen Sosyal Sigortalar Karnunu'nun 11/A-C maddesine girmediği açık seçiktir. Yasa maddelerinde kullanılan sözcüklerden yasa koyucunun amacı açıkça anlaşılıyorsa bu amacın dışına çıkılarak yorum yoluyla başka bir sonuca varmak mümkün değildir. O halde maddede yazılı toplu taşım sözcükleriin münferit taşımayı da içerdiği biçimde bir yorum yoluna gitmek az önce anılan ilkeye aykırı düşer.
Ne var ki, olayı iş kazası saymamak da mümkün görülmemiştir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 5'inci maddesi ile işyerinin tarifi yapılırken ikinci fıkrada, işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan araçlar da işyerinden sayılmıştır. Bölge Müdürüne özel araç tahsis edilmesi, işin niteliği ve yürütümünden kaynaklanmaktadır ve giderek bu araç işyerine bağlı bulunduğuna göre işyerinden sayılmalıdır. Madem ki 506 sayılı Yasanın 11/A-a maddesi uyarınca işyerinde meydana gelen kazası "iş kazası" kabul edilmektedir. Şu halde olayın anılan bu madde uyarınca iş kazası sayılması gerekir. Bundan ayrı olarak 11 inci maddenin A bendinin b fıkrasında "işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla oluşan olaylar da" iş kazası sayıldığına göre bu davada özel araç, sigortalıya görülmekte olan iş dolayısıyla verilmiş bulunmamasına göre yukarıda anılan (b) fıkrası gereğince dahi olay iş kazasıdır.
Açıklanan bu nedenlerle kararın onanması görüşünde bulunduğumuzdan çoğunluğun onama kararına dayanarak yaptığı gerekçeye katılmamaktayız.