 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1985/4613
K: 1985/6182
T: 12.11.1985
DAVA: Davacı, 10.11.1976-5.11.1979 devresine isabet eden borçlanma işlemine mahsuben fazla tahsil edilen 75.000 TL'nin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davada uyuşmazlık konusunu oluşturan husus, davacının muhtarlık görevini sürdürmekte iken sigortalı bir işe girerek Kurum'a tescilini yaptırması halinde 2108 sayılı Yasa uyarınca Bağ-Kur sigortalısı mı, yoksa Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı mı olması gerektiği ve buna bağlı olarak Bağ-Kur'a ödenen primlerin iadesinin istenebilip istenemeyeeğidir.
2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında aynen "köy ve mahalle muhtarlarından bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmayanlar 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu kapsamına alınmıştır" hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasanın, öteden beri ücretsiz ve Sosyal Güvenlikten yoksun olarak çalışan muhtarların durumlarının iyileştirilmesi amacıyla çıkarıldığı bilinen bir gerçektir. Yasanın amacı ve muhtarlık görevinin özelikleri gözönünde tutulduğunda, az önce sözü edilen 4 üncü maddenin lehe yorumlanması ve muhtarların Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi bir işte çalışabileceğinin, dolayısıyla kendi isteği dışında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılamayacağının kabulü gerekir. Kaldı ki kişinin sosyal güvenliği açısından kendi durumuna en uygun sosyal güvenlik kurumunu seçme hakkını tanımak Sosyal Güvenlik Hukukunun genel ilkelerindendir. Olayda, davacı muhtarın hizmet akdine dayanarak çalıştığı ve çalışmasının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ikinci maddesi uyarınca (sigortalı) niteliği taşıdığı, primlerini ödediği de uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda, davacıyı Sosyal Sigortalar Kanunu açısından (sigortalı) saymamak isabetli görülemez.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın reddedilmiş bulunması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleriamaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Üye Cahit Kadılar ve Orhan Yalçınkaya'nın muhalefetlerine karşı Başkan Mustafa Çenberci, Üye Servet Çolakoğlu ve Resul Aslanköylü'nün oylarıyla ve oyçokluğuyla 12.11.1985 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI: Davacının 11.12.1972-11.11.1976 tarihler arasında tescilli mecburi BAĞ-KUR sigortalısı olup, 10.11.1976 tarihinde kendi nam ve hesabına çalışmasına son verdiği, 19.12.1977-2.11.1983 döneminde muhtarlık yaptığı, 5.11.1979 tariinden itibaren de hizmet akdi ile çalışıp Sosyal Sigortalar Kurumu'na primlerinin ödendiği, 14.3.1982 taihli dilekçesi ile Bağ-Kur Bölge Müdürlüğüne başvurarak 19.12.1977 tarihinde muhtar seçildiğini, Muhtarlık Yasasından yararlanarak 1978-1979 senesi primlerini yatırmak istediğini bildirmesi üzerine, davacının muhtarlık yaptığı dönem için tahakkuk ettirilen primlerin davacıdan tahsil edildiği tartışmasız olup, bu davada hizmet akdi ile çalışmaya bşladığı 5.11.1979 tarihinden sonrası için Bağ-Kur tarafından tahakkuk ve tahsil edilen primlerin geri verilmesi istenmektedir. 5.11.1979 tarihinden öncesi için prim tahakkuk ve tahsil edilmesi işleminin doğrulğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktaır.
Bu davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası kapsamına giren, ancak, kayıt ve tescil yapılmamış Bağ-Kur sigortalısı niteliğini taşıyan kişinin hizmet akdine dayalı olarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılmış olması halinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası açısından sigoralı sayılıp sayılmayacağı başka bir anlatıma hizmet akdi ile çalışmaya başlamakla BAğ-Kur sigortalısı niteliğinin sona erip ermeyecği noktasında toplanmaktadır.
2108 sayılı Yasanın 4 üncü maddesi ile köy ve mahalle muhtarlarından bir Sosyal Güvenlik Kurumu'na bağlı olmayanlar 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası kapsamına alınmışlarıdr. Anılan Yasa ile kabul edilen sigortalılığın isteğe bağlı olmayıp mecburi sigotalılık olduğu açık-seçiktir. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte davacının sigortalı çalışmasının olmaması başka bir anlatımla, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi bulunmaması nedeniyle BAĞ-KUR kapsamına alındığı ise tartışmasızdır. Mecburi BAĞ-KUR sigortalılığının hiçbir işleme tabi olmadan son bulacağı ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 2 nci maddesi anlamında sigortalı sayılacakları, dilerlerse, sigortalı sayılmayıp Bağ-Kur sigortalılığının devam edeceği konusunda Yasa, muhtarlar lehine bir ayrıcalık herhangi bir seçim hakkı getirmiş değildir.
Bağ- Kur Sigortalısı olmanın zorunlu olup, öngördüğü haklarla yükümlerin kaçınılmaz ve vazgeçilmez nitelik taşıdığı Bağ-Kur Yasasının 26 ncı maddesinde vurgulanmıştır. Bağ-Kur sigortalılığının bu niteliği itibariyle Bağ-Kur'un, davacının muhtar olduğunu ve seçildiği tarihte başka bir güvenlik kurumuna bağlı olmadığını öğrendiği anda geriye yönelik şekilde kayıt ve tescil ve primleri tahakkuk ve tahsil etmesi gerektiği hukuksal gerçeği ortadadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 2 nci maddesi, sigortalı sayılanları tanımlamış 3 üncü maddede sigortalı sayılmayanlar gösterilmiş, bunlar arasında 1- F fıkrasında "Kanunla kurulu sandıklarına ait ödemekte olanlar" da sayılmıştır. Bunlardaki "aidat ödemekte olan" sözcükleri halen aidat ödeme durumunu değil, gerçekte aidat ödeme mecburiyetinin varlığını vurgulamaktadır.
2654 sayılı Ysanın 7 nci maddesi ile değişen 2479 sayılı Yasanın 25/son maddesindeki "bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan- bu sigortalılıkların devamı süresinde, aynı zamanda hizmet akd ile çalışanların BAĞ-KUR sigortalılıkları devam eder. Bunlar Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sosyal Güvenlik Kruuluşlarına giremezler" hükmü de konuya açıklık getirmiş olup, varılan sonucu doğrulamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle kararın Onanması oyundayız.