 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1985/2528
K: 1985/2714
T: 30.04.1985
DAVA : Davacı, iş kazasından yaralanan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava, sigorta olayına maruz kalan sigortalıya ilk rücu davasından sonra yürürlüğe giren kanun ve kararnameler gereğince ödenen gelir artışlarının peşin değerlerinin faiz ve masraflarla birlikte tahsiline ilişkindir.
Mahkeme, artışlar, davalının eylemi sonucu değil ekonomik ve sosyal nedenlerle sosyal adalet ve güvenlik sağlamak amacıyla yapılmış olup, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi kapsamı dışında kaldığından istenemeyeceği görüşü ile, istemi reddetmiştir.
Oysa, bu tür rücu davalarının yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26. maddesi geleceği de içerecek biçimde Kuruma, yapmış olduğu sigorta yardımlarının tümünü işverenden istemek olanağını vermiştir. Bu yön anılan maddedeki "..yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin 22. maddede sözü geçen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değeri toplamı" sözcüklerinden açık ve seçik olarak anlaşılmaktadır. Öte yandan, sigortalı davalının eylemi ile meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve bağlanan gelirler ve yapılan giderler bu nedenle yapıldığı için davalının eylemiyle sonradan yapılan harcamalar arasında uygun neden ve sonuç bağı bulunduğu da açıktır.
İlk rücu davası ile artışlara ilişkin dava arasında müddeabih birliği bulunmadığından, kesin hükümden de söz edilemez.
Kurum, sigortalının işverenden isteyebileceği tazminat miktarıyla sınırlı olarak sonradan çıkan kanun ve kararnamelerden kaynaklanan harcamalarını işverenden isteyebilir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki gerçekler gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.4.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.