 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1985/2125
K: 1985/2255
T: 09.04.1985
DAVA: Davacı, iş kazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine (...) işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davada zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle bağlanan gelir ve yapılan masrafın 3/8'i istenmektedir. Bu durumda 7 /13987 sayılı kararname ile yapılan avans niteliğindeki yardımların dahi aynı oran karşılığı miktarının istemden indirilerek hükmedilmesi gerekirken, avans miktarının tümünün indirilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Tazminatın irat olarak değil de, sermaye şeklinde ödenmesine hükmedilmesi halinde, sigorta olayına maruz kalan sigortalının ve sigortalı ölmüşse, hak sahiplerinin sebepsiz zenginleşmesine yol açmamak için, faal ömür ve kazanma döneminde, gelecekte sağlanacak kazançların, bu yönden ödenmesi nedeniyle bir miktar indirilmesi zorunludur. Bu indirime iskonto ve indirilmiş, iskonto edilmiş meblağa da peşin sermaye değeri denilmektedir.
Şu halde, hükmün konusunu oluşturan peşin sermaye değeri, sigortalının çalışabileceği zaman içerisinde,ceste ceste gerçekleşecek iratlarının, peşin olarak ödenmesi dolayısıyla iskonto faizinin indirilmesi suretiyle bulunan miktardır.
Gerçekten, ileri tarihlerde gerçekleşecek irat taksitlerinin, önceden ve topluca elde edilmesinin tazminat alacakları yönünden gerçek zararlarının dışında ek bir mali güç oluşturacağı ve tazminatın belirlenmesinde, bu unsurun gözönünde tutulmasının onların haksız iktisapta bulunmalarına yol açacağı koşkusuzdur. Buradaki sorun, haksızlığın ne yolda önleneceği konusunda adalet ve nesafete uygun ilke ve yöntemlerin belirlenmesinden ibarettir.
Bugüne kadar, Yargıtay uygulamalarında, peşin sermaye değeri, kazançlar toplamından iskonto faizinin düşülmesi suretiyle bulunarak, bu konuda faiz indirme sistemi benimsenmiştir. Aslında, sermaye olarak önceden alınan meblağın sigortalı veya hak sahipleri tarafından, mutasavver çalışma ve kazanma süresine değerlendirilmesinden sağlanacak yararın, iskonto faizine eşdeğer sayılması, pratik ve kolay bir yöntemdir ve Anayasanın benimsediği davaların yürütülmesindeki çabukluk, ucuzluk ve kolaylık ilkelerine de uygundur. Gerçekten, bu yararın salt sermayeden kaynaklanması, sigortalı ya da hak sahiplerinin kişisel emek, tecrübe, uzmanlık ve sair niteliklerinin katkısı ayıklanarak belirlenmesi zorunludur. Salt sermayeden kaynaklanan yararın, sermaye piyasasının, yasal banka faizinden gayri unsurlarıyla belirlenmesi dahi, öteki etkenleri işin içine katacağından dolayı söz konusu çabukluk, kolaylık ve ucuzluk ilkelerine ters düşebilir. Şu halde, indirime konu yararın belirlenmesinde, salt mevduat faizinin gözönünde tutulması ve iskonto oranının buna göre saptanması yukardan beri açıklanan ilkelere uygun olacaktır.
Ne var ki, çalışma ve kazanma dönemi içerisinde, iskonto faizlerinin de tekdüze seyretmiyerek, değişik oranlarda gerçekleşeceği, ülkenin ekonomik ve tabii koşullarının gereğidir. Bu gerçek kazanç artışlarının tahmininde olduğu gibi iskonto faizi oranlarındaki dalgalanmaların dahi saptanmasını zorunlu kılar. Söz konusu dönemde, iskonto, faiz oranları, ekonomik durum, enflasyon, sermaye piyasası ve bunlara etkili sosyal, siyasal ve tarihi unsurlar, sağlam ve bilimsel, güvenli kaynaklara dayanılarak uzman bilirkişilerce belirlenmeli ve kontrol ve değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bu faiz oranlarına göre bulunacak iskonto emsalleri yardımıyla peşin sermaye değerleri saptanmalıdır Böylece çalışma ve kazanma döneminde her yıl değişen kazançlar ve iskonto faizleri sözkonusu olduğundan, bunların aritmetik ortalamasını alıp, kazanç ve iskonto faizlerinin sabitleştirildiğini farzederek sabit rant formülünün uygulanması suretiyle, iskonto işlemi gerçekleştirilerek peşin sermaye değerinin hesaplanmasının, ortalama sayıları büyüyen rakamların fazlasıyla etkisinde kalması nedeniyle, sağlam ve doğru bir sonuca ulaşılmasını engellemesi olasılığı üzerinde durulup, her yıla ait kazanç kaybının başlangıç yılına göre peşin sermaye değeri bulunarak, bunların toplanması suretiyle,, sonuca ulaşılması yöntemi benimsenmeli, çalışma ve kazanma dönemi boyunca saptanacak iskonto faiz oranlarına göre başlangıç yılı esas alınarak her faiz oranı için ayrı ayrı saptanmış peşin değer emsalleri gözönünde tutulmalıdır. Şu var ki kazanç artışları, enflasyon yapı-terfi ve tefeyyüz unsurlarına dayanır. Mevduat faizi ise enflasyon yapı + reel faizden ouşur. Bir toplumda, emeğin sağladığı artış ve gelirlerin sadece banka faiziyle değerlendirilen sermayenin sağladığı gelirden fazla olması gerekir. Bu insan yaşamına ve alın terine verilmesi gereken önem ve saygının doğal bir sonucu olmak icap eder Bu ilke çerçevesinde düşünülerek, iskonto değerleri hiç bir zaman kazanç artışlarında daha yüksek kabul edilmemeli ve uygulanmamalıdır.
Bu çevrede işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde,tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iiadesine, 9.4.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.