 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/787
K: 1986/297
T: 26.03.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit ve senet iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; karamürsel Asliye Hukuk mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.12.1983 gün ve 300-394 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 4.5.1984 gün ve 2518-2598 sayılı ilamı;
(...Davacı tarafından karşılıksızlığı nedeniyle iptali istenen mübrez emre muharrer senetlerden altı adedinin düzenlenme sebebi (malen) olduğu halde davalı vekili gerek 3.11.1981 tarihli cevap layihasının üç numaralı bendinde ve gerekse 23.12.1983 tarihli oturumda iptali istenen senetlerin hapsinin, davacının müvekkilinden (borç) olarak aldığı para karşılığında düzenlenen senetler olduğunu (HUMK.nun 151. maddesine uygun imzalı beyanında) açıklamak suretiyle (telil) etmiş bulunduğundan, davalı taraf, davacıya (nakit ) verdiğini ve senetlerin verilen bu (borç) karşılığında düzenlendiğini ispat etmek durumuna girmiştir. Yani beyyine külfeti davalı tarafa düşer. ayrıca, davalı da davacı taraf ile birlikte aralarında evvelce bir (adi ortaklık) ilişkisi olduğuni bildirdiğine nazaran, mahkemece, HUMK.nun 230. maddesine göre, adi ortaklık ve özellikle Borçlar Kanunun 530. maddesi hükmü de gözönünde tutularak senet tarihlerinde idareci şerikin davalı olup olmadığı ve tarafların adi ortaklığı tasfiye ettikleri sırada herhangi bir tasfiye protokolü düzenleyip düzenlemedikleri ve şayet düzenlemiş iseler dava konusu senetlerle ilgili bir hususun o protokolde yer alıp almadığı ve davalı tarafın davacıya ne gibi (mal) veya (mallar) vererek söz konusu senetleri ve diğer senetleri aldığı ve bu arada davalının imzasını taşıyan 15.10.1979 tarihli (ibradır) başlıklı belge ve bu belge ile ilgili ceza davası dosyası da hep birlikte incelenmek ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ve yanlış bir hukuki tevsif ile davanın (reddine) karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Kural olarak isbat yükü senedin hatır senedi olduğu iddia eden davacıya düşerse de, davalı senedin düzenleme sebebi (malen) olduğu halde, senedin borç olarak alınan para karşılığında düzenlendiğini ileri sürerek senedi tatil etmiş bulunduğundan isbat yükü yer değiştirerek davalıya düşer. Bu nedenlerle mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden olayı BOZULMASINA, 26.3.1986 gününe oyçokluğuyla karar verildi.