 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1984/5-330
K:1985/830
T:18.10.1985
* KAMULAŞTIRMA KARŞILIĞI
* FAİZ
ÖZET: 1757 sayılı Yasanın 41. maddesinde "borç senetlerine Devletçe vadeli mevduata ödenen miktara kadar faiz ödenir" denilmiştir. Düzenlemede "miktara kadar" sözleri kullanılmakta üst sınır altında da faiz oranı belirlenebileceği öngörülmüştür. Bu nedenle yasadaki yetkiye dayanarak çıkarılan ve üst sınırın altında faiz oranı belirleyen yönetmelik yasaya aykırı değildir.
(1757 s. TTRK m. 41)
Taraflar arasındaki "olacak" davasından dolayı yapılan yargılama Sonunda, (Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.12.1982 gün ve 300 - 601 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 7.4.1983 gün ve 3164 - 3562 sayılı ilamiyle; (... Dava, kamulaştırma karşılığından olan ve takside bağlanan borçtan ötürü eksik ödenen faiz tutarının ödetilmesi istemine ilişkindir.
1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 41. maddesinde "... borç senetlerine devletçe vadeli mevduata ödenen miktara kadar faiz ödenir" hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 43. maddesiyle "... borç ve hisse senetleriyle ilgili diğer hususlar, Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte düzenlenir" hükmü getirilmiş ve bu hüküm uyarınca çıkarılan (Kamulaştırma Karşılığı Borç Senedi Veya Hisse Senetleri Verilmesine İlişkin Yönetmeliğin) 9/1. maddesinde ise "... faizin hesaplanmasında uygulanacak faiz oranı, devletçe vadeli mevduata ödenmesi kararlaştırılmış olan ve o yıl yürürlükte bulunan faiz oranından daha yüksek olmamak kaydıyla, Maliye Bakanlığı ve Müsteşarlıkça müştereken tesbit olunur" ilkesi konulmuştur.
1757 sayılı Yasanın 41. maddesinde "miktara kadar" faiz ödenmesi öngörülmüş, ödenecek faizin oranı gösterilmemiştir. Buradaki faizden amaç; kamulaştırma karşılığından olan, takside ve borç senedine bağlanan borca ödenecek faizdir. Bu faizin oranının Yasada gösterilmemiş olmasına göre, aynı Yasanın 43. maddesinde yer alan "borç ve hisse senetleri ile ilgili diğer hususlar"ın faiz oranının belirlenmesini de kapsadığı açıktır. söyle olunca faiz oranının sözü geçen yönetmeliğin 9/1. maddesi uyarınca saptanması zorunluluğu vardır.
Bu durumda; faiz oranının saptanmasına ilişkin idari kararın geçerliliğini koruduğu gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Anayasa Mahkemesi'nce daha önce iptal edilen ve dava gününde yürürlükte olmayan 1757 sayılı Yasanın 41. maddesinde yer alan "miktara kadar" sözcüklerinin yanlış anlam verilerek "miktar kadar" şeklinde yorumlanarak eksik ödendiği kabul edilen faiz tutarının alınması yolunda hüküm kurulması doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü
Olayda uygulanması gereken yasa hükmünde aynen "... borç senetlerine Devletçe vadeli mevduata ödenen miktara kadar faiz ödenir" denilmiştir. Yasanın verdiği yetkiye dayalı olarak çıkarılan yönetmelikte üst sınırın altında faiz oranı belirlenmiştir. Yasa getirdiği düzenleme ile "..miktara kadar" sözlerini kullanmakla üst sınırın altında da faiz oranı belirlenebileceğini öngörmüştür. Hal böyle olunca yönetmeliğin yasaya aykırılığından söz edilemez. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.10.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
(Uyuşmazlık, davacıya ait olup kamulaştırılan taşınmazların takside bağlanan bedeline verilecek faiz alacağından kaynaklanmıştır. Mahkeme, vadeli mevduata uygulanan resmi faizi esas alarak istek doğrultusunda karar vermiştir. Yüksek Genel Kurulun çoğunluğu 5. Hukuk Dairesi'nin görüşüne esas alınan (... faiz oranın saptanmasına ilişkin idare kararının geçerli ve bağlayıcı olduğu) gerekçeyi benimseyerek mahkemenin direnme kararını uygun bulmamıştır.
Ödenecek faiz oranı yasada açıkça gösterilmemiş; ancak, bunun çıkarılacak yönetmelikte belirleneceği açıklanmıştır. Yönetmelikte ise, (faiz oranının vadeli mevduata ödenen ve o yıl yürürlükte bulunan faiz oranından daha yüksek olmamak kaydıyla, Maliye Bakanlığı ve Müsteşarlıkça müşterek tesbit olunur) ilkesi konulmuştur.
Sorun. idarenin kamulaştırma bedelinin bir parçası olan faiz oranın idarece yapılan tesbitinin geçerliliğinde toplanmaktadır. Konunun tartışılması sırasında sağlıklı bir sonuca varabilmek için taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşması zorunludur.
Kamulaştırma bedelinin gerek aslına ve gerekse faizine ilişkin olsun Devletçe yapılacak işlemler (örneğin bedelin belirlenmesi - ödenmesi - faizi), Devletin hükümranlık hakkından kaynaklanmamaktadır. Başka bir değişle kamulaştırma bedeli İle ilgili uyuşmazlıklar ve İşlemler devletin hükümranlık hakkına dayanan vergi, harç ve resim gibi tek taraflı bir iradenin sonucu değildir. Asıl olan gerçek değerin verilmesidir, bu nedenledir ki, bunlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümü, adli yargı yerine aittir. Yasalar açıkça bir yetki vermedikçe idarenin bir hükümranlık hakkı kullanması söz konusu değildir. Kaldıki, vergi ve harçlarda olduğu gibi bir zorunluk da yoktur. Bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi bir alacak ilişkisi olarak ortaya çıkan davada faiz oranını serbestçe belirleyebilmelidir. Çünkü kamulaştırma bedelinin ödenmesi ve koşulları bir özel hukuk ilişkisidir. Böyle bir ilişkide bir tarafın iradesinin kayıtsız şartsız geçerli olduğu, özel hukuk kurallarının kabul edemiyeceği bir yargı olur.
Faiz oranını tesbitinin bir idari işlem olduğunu benimsemek olanağı da yoktur. Nitekim bu davada işin esası hakkında hüküm kurulmuştur. Faiz oranının belirlenmesiyle, kamulaştırma bedelinin belirlenmesi arasında esastan bir fark bulunmamaktadır. idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu da unutulmamalıdır (Anayasa m. 125).
Diğer taraftan Devlet vadeli mevduat faizi üzerinden İç borçlanma yaparken; kamulaştırma bedelinin taksitle ödenmesinde verilecek faiz oranın bundan daha aşağıda belirlemesi iyiniyet kurallarıyla (MKm. 2) bağdaşmaz: nitekim bu olaya uygulanması olanağı bulunmayan 1982 Anayasasının 46. maddesinde, bu gibi durumlarda ödenecek faiz oranı devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddine bağlanacağı. kabul edilmiştir.
Bütün bu nedenle, idarenin tesbit ettiği faiz oranını kayıtsız şartsız kabul eden sayın çoğunluğun oluşturduğu karara katılmıyorum.
Çetin AŞÇIOĞLU Üye